Giriş

Türkiye’ye giriş yasağı, yabancı uyruklu bir kişinin belirli bir süre için Türkiye’ye girişinin valilikler ya da Göç İdaresi Gelen Müdürlüğü tarafından Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunun 9. maddesi kapsamında ülkeye girişini yasaklayan bir idari işlemdir. Bu yaptırım genellikle sınır dışı (deport) işlemleri kapsamında uygulanır ve amacı kamu düzenini ve güvenliğini korumaktır; Yine bu yasaklar tahdit kodu adı verilen resmi kodlarla kayıt altına alınır. Tahdit kodu, yabancı uyruklu kişilerin Türkiye’ye giriş, çıkış veya ülkede kalışına ilişkin kısıtlama ve şartları gösteren resmi kayıttır; Her tahdit kodu farklı bir gerekçeye dayanır; bazıları yalnızca bilgilendirme amacı taşırken bazıları doğrudan giriş yasağı sonucunu doğurur. Özellikle vize/ikamet ihlali, kamu güvenliği riski, suç işleme şüphesi veya yasa dışı giriş gibi durumlarda yetkili makamlar  tarafından yabancının siciline tahdit kodu işlenir. Türkiye’ye giriş yasağının ve gerektiği durumda Tahdit kodunun kaldırılması davası, bu yasağın haksız veya hukuka aykırı olduğu durumlarda mahkemeye başvurarak yasağın veya tahdit kodunun iptalini sağlamaya yönelik açılan davalardır. Önemle belirtelim ki giriş yasağının kaldırılması ve Tahdit kodunun kaldırılması birbirinden bağımsız davalardır ve ayrı ayrı açılırlar. Dolayısıyla somut olaya göre tercih edilecek hukuki yol iyi değerlendirilmelidir. Aşağıda, giriş yasağının ve tahdit kodlarının ne olduğundan hukuki dayanaklarına, hangi durumlarda uygulandığından kaldırılması için izlenebilecek yollar ve sıkça sorulan sorulara kadar konuyla ilgili kapsamlı bilgiler sunulmaktadır.

Giriş Yasağı Nedir, Hukuki Dayanakları Nelerdir?

Giriş yasağı, yabancıların Türkiye’ye girmesinin belirli süreyle engellenmesidir. Bu uygulamanın hukuki dayanağı, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 9. ve 10. maddeleridir. Kanuna göre Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından sakıncalı gördüğü yabancıların ülkeye girişini yasaklayabilir. Aynı şekilde, Türkiye’den sınır dışı edilen yabancılara da idari bir karar ile giriş yasağı konulur.

Yasa uyarınca giriş yasağının süresi en fazla 5 yıl olabilmektedir. Ancak kamu düzeni veya güvenliği bakımından ciddi tehdit oluşturan kişiler için bu süre ilave 10 yıl kadar uzatılabilir. Giriş yasağı kararı, kural olarak yabancıya tebliğ edilmeli ve itiraz hakkı bildirilmelidir. Örneğin, bir yabancı Türkiye’den çıkarken sınır kapısında kendisine giriş yasağı konulduğuna dair resmi bildirim alır; bu tebligatta yasağın süresi ve itiraz yolları yer alır.

Giriş yasağı, her durumda uygulanmayabilir. Kanunumuz bazı istisnai hallerde giriş yasağı kararı alınmayabileceğini belirtmiştir. Örneğin, vize veya ikamet süresi dolan bir yabancı, henüz durumu tespit edilmeden kendi isteğiyle yetkili makamlara başvurup ülkeyi terk ederse ve gerekli idari para cezasını öderse, hakkında giriş yasağı kararı verilmeyebilir. Benzer şekilde, “terke davet” prosedürü ile 15-30 gün içinde ülkeyi kendi rızasıyla terk eden yabancılar için de giriş yasağı uygulanmaması mümkündür. Bu tür düzenlemeler, iyi niyetle ülkeyi terk eden yabancıların otomatik olarak cezalandırılmasını önlemeyi amaçlamaktadır.

Sonuç olarak, giriş yasağı devletimizin egemenlik hakkı kapsamında uyguladığı bir tedbirdir ve yasal çerçevesi belirlenmiştir. Kamu güvenliği, kamu düzeni, vize/ikamet ihlalleri gibi gerekçelerle uygulanır. Ancak hukuka aykırı, keyfi veya orantısız bir yasak söz konusuysa aşağıda değineceğimiz üzere, yabancının bu yasağa karşı itiraz ve dava açma hakkı bulunmaktadır.

Tahdit Kodu Nedir, Hukuki Dayanakları Nelerdir?

Tahdit kodu, yabancıların Türkiye’ye girişine veya Türkiye’de kalmasına ilişkin bir kısıtlama olduğunu gösteren veyahut yabancının durumunu bildiren resmi bir kayıttır. Bir yabancı hakkında tahdit kodu konulduğunda, bu kişi belirli bir süre Türkiye’ye alınmaz veya özel izne tabi tutulur. Tahdit kodları, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’na (YUKK) dayanılarak uygulanır. YUKK m.13, yabancıların Türkiye’ye giriş ve çıkışlarına dair genel esasları düzenler ve kimlerin ülkeye alınmayacağını belirtir. Örneğin, geçerli pasaportu olmayanlar, vizesi/ikamet izni bulunmayanlar, ülkeye girişi yasaklananlar veya kamu düzeni için sakıncalı görülenler bu maddede sayılmıştır. Aynı kanunun 9. maddesi ise “Türkiye’ye giriş yasağı” başlığıyla, giriş yasaklarının nasıl uygulanacağını açıklar. Bu maddeye göre Göç İdaresi, gerekli hallerde yabancılara 5 yıla kadar (bazı ciddi durumlarda 10 yıla kadar) ülkeye giriş yasağı kararı alabilir.

Tahdit kodlarının amacı, ülkenin sınır güvenliğini sağlamak ve yasal düzenlemelere uyumu teşvik etmektir. Ulusal güvenlik, kamu düzeni, göç politikası veya halk sağlığı açısından risk oluşturan kişilere karşı bir önlem olarak kullanılmaktadır. Örneğin, vize süresini ihlal eden bir yabancıya belirli süre giriş yasağı konulurken, sahte belgelerle giriş yapmaya çalışan birine farklı bir tahdit kodu verilir. Her kod, yasağın gerekçesini kısaltılmış harf ve numaralarla ifade eder. Bu kodlar yabancının siciline işlenir ve daha sonraki vize başvurularında veya sınır kontrolünde yetkililer tarafından görüntülenir.

Hukuki dayanaklar bakımından, Türkiye’ye giriş yasakları ve tahdit kodları tamamen resmi mevzuata dayanır. 6458 sayılı Kanun’un 9. ve 13. maddeleri dışında, uygulamanın detayları yönetmeliklerle belirlenmiştir. Tahdit kodları keyfi olarak değil, kanunda öngörülen durumlar gerçekleştiğinde devreye girer. Örneğin, YUKK m.54 ve 55’de hangi durumlarda sınır dışı (deport) kararı alınabileceği düzenlenmiştir. Böyle bir deport kararı alındığında, genellikle beraberinde belirli süreli bir giriş yasağı (tahdit) kararı da alınır. Tahdit kararları Göç İdaresi Başkanlığı (İçişleri Bakanlığı’na bağlı) tarafından değerlendirilir ve yazılı olarak ilgili yabancıya tebliğ edilir. Yabancı hakkında giriş yasağı kararı alındığında, bu kararın gerekçesi ve süresi genellikle tahdit kodu ile ifade edilir (örneğin Ç-105 kodu ile 5 yıllık yasak gibi).

Kısaca, tahdit kodu yabancının durumuna ilişkin bir alarm işareti gibidir. Bu kodun varlığı, o yabancının geçmişte kural ihlali yaptığını veya güvenlik açısından riskli bulunduğunu gösterir. Bazen de yalnızca hukuki durumunu açıklar. Hukuki zemini sağlam olan bu uygulama, doğru ve ölçülü uygulandığında kamu güvenliği ve göç yönetimi için yararlıdır. Ancak hatalı veya orantısız uygulamalar olması halinde, yabancılar bu kodlara karşı idari ve yargısal yollara başvurma hakkına sahiptir. Aşağıda tahdit kodu türlerini ve bu kodların kaldırılması yöntemlerini detaylandıracağız.

Tahdit Kodlarının Türleri ve Anlamları

Türkiye’de tahdit kodları harf ve rakamlardan oluşur. Harf kısmı genellikle kısıtlama türünün genel kategorisini, rakam kısmı ise spesifik durumu ifade eder. En yaygın tahdit kodları Ç, G, K, N, O, V harfleriyle başlayan kodlardır. Bunların her biri farklı ihlal veya gerekçeye karşılık gelir. Aşağıda, tahdit kodu türlerini ve önemli örneklerini tek tek açıklıyoruz:

Ç Kodları (Çıkış/İhlal Kodları – Vize ve İkamet İhlalleri)

“Ç” ile başlayan tahdit kodları, genellikle vize süresi aşımı, ikamet izni ihlali, çalışma izni ihlali veya yabancının Türkiye’den çıkışında ortaya çıkan bazı durumlarla ilgilidir. Bu kodlar, yabancıların yasal kalış sürelerini aştıklarında veya benzeri idari ihlaller yaptıklarında uygulanan giriş yasağı kararlarını ifade eder. Önemli Ç kodlarını ve anlamlarını şöyle sıralayabiliriz:

  • Ç-101, Ç-102, Ç-103, Ç-104, Ç-105Vize/ikamet süresini ihlal edenler: Bu kodlar, Türkiye’de yasal kalış hakkını aşan (vize veya ikamet izni süresini ihlal eden) yabancılara uygulanır. İhlalin süresine göre farklılık gösterir:

    • Ç-101: 3 aya kadar süreyle vize veya ikamet ihlali yapanlara 3 ay giriş yasağı getiren koddur.

    • Ç-102: 3–6 ay arası ihlal yapanlara 6 ay süreyle giriş yasağı uygulanır.

    • Ç-103: 6 ay–1 yıl arası ihlal durumunda 1 yıl giriş yasağı verilir.

    • Ç-104: 1–2 yıl arası ihlal için 2 yıl giriş yasağı uygulanır.

    • Ç-105: 2 yıl veya daha fazla izinsiz kalış (ciddi ihlal) durumunda 5 yıl süreyle ülkeye giriş yasağı getirilir.

    Not:  6458 sayılı Kanun ve ilgili düzenlemelere göre, eğer yabancı vize/ikamet ihlalini kendi rızasıyla sınır kapısında bildirimde bulunarak Türkiye’yi terk ederse, ihlal süresi 3 ayın altındaysa giriş yasağı kararı alınmayabilir. Hatta resmi açıklamalara göre, 3 aydan kısa ihlalde bulunup cezasını ödeyerek ülkeyi terk eden yabancılara hiç giriş yasağı konulmamaktadır. Ancak 3 ayı aşan ihlallerde ceza ödenmiş olsa bile 1 aydan 5 yıla kadar yasak uygulanır ve yukarıdaki Ç-101…Ç-105 kodları devreye girer. Örneğin 4 aylık ikamet ihlali yapan biri cezasını ödeyip çıksa dahi 1 ay yasak (Ç-101) alacaktır; 2 yıl aşan ise 5 yıl yasak (Ç-105) alır. Eğer yabancı ihlali yetkili makam fark etmeden önce ayrıldıysa bu nispeten hafif cezalar uygulanır. Buna karşın, izinsiz kalış tespit edilip yakalanarak deport edilirse genellikle aynı ihlal süresinde daha ağır kodlar devreye girebilecektir.

  • Ç-113Yasadışı giriş veya çıkış yapanlar:  Türkiye’ye kaçak yollarla giren ya da Türkiye’den çıkarken yasa dışı yollara başvuran yabancılara verilen koddur. Ç-113 tahdit kodu, bu kişilere 2 yıl boyunca ülkeye giriş yasağı getirildiğini ifade eder. Ayrıca genellikle idari para cezası da kesilir. Önemli bir detay: Yasa dışı giriş yapan yabancı çıkış yaparken para cezasını ödemezse, mevcut 2 yıllık yasağa ek olarak 5 yıl daha giriş yasağı konulur (toplam 7 yıla çıkar). Eğer para cezası ödenirse sadece 2 yıllık yasak ile yetinilir. Ç-113 kodunun kaldırılması için, uygulanan para cezasına karşı dava açma imkânı vardır; cezanın iptali sağlanırsa ek 5 yıllık yasak da kalkabilecektir.

  • Ç-114Haklarında adli işlem yapılan yabancılar: Türkiye’de herhangi bir suça karıştığı için hakkında adli işlem (soruşturma/kovuşturma) yapılmış olan yabancılara verilen koddur. Bu kod, yabancı suçlu bulunsun veya bulunmasın, bir süre ülkeye girişinin yasaklandığını gösterir. Genellikle 2 yıl süreyle giriş yasağı konulur. Bu durum, yabancının adli süreçte karıştığı olaylar nedeniyle potansiyel risk oluşturabileceği varsayımına dayanır. Eğer yabancı beraat ederse veya adli işlem haksız ise, idari dava yoluyla Ç-114 kodunun iptali talep edilebilir.

  • Ç-115Cezaevinden tahliye olan yabancılar: Türkiye’de bir suçtan hapis cezasını tamamlayıp salıverilen yabancılara uygulanan tahdit kodudur. Bu durumda da genellikle 1 veya 2 yıl süreyle giriş yasağı konulur. Amaç, cezaevinden çıkan yabancının hemen tekrar Türkiye’ye dönüp benzer faaliyetlerde bulunmasını önlemektir. Eğer yabancı aslında masumsa veya yeniden suç işlemeyeceğine dair gerekçeler varsa, idari dava açılarak bu kodun kaldırılması sağlanabilir.

  • Ç-116 – Bu kod, “geçimini meşru olmayan yollardan sağlayan” şeklinde de tanımlanır ve özellikle fuhuş gibi faaliyetlerde bulunan yabancılara uygulanır. Ç-116 kodu konulan yabancıların 5 yıl süreyle Türkiye’ye girişi yasaklanır. Uygulamada, gece kulüpleri veya eğlence yerlerinde yasa dışı çalıştığı tespit edilen yabancı kadınlara bu kodun konulduğu örnekler mevcuttur. Eğer bu kod haksız yere konulmuşsa (örneğin kişi suçsuzsa), yargı yoluyla iptali mümkündür.

  • Ç-117Kaçak çalışanlar: Çalışma izni olmadan Türkiye’de çalıştığı tespit edilen yabancılara verilen koddur. Bu kod ile yabancıya 1 yıl süreyle giriş yasağı uygulanır. Ayrıca yabancıya idari para cezası da kesilir (çalışma izni olmadan çalışmanın cezası). Ç-117 kodunun kaldırılması, idari başvuru ile kısmen mümkün olabilir; örneğin kişi daha sonra çalışma izni alıp durumu yasallaştırırsa, meşruhatlı vize ile geri gelebilir. Aksi halde 1 yılın dolmasını beklemesi gerekir.

  • Ç-118Bulaşıcı hastalık taşıyan yabancılar: Kamu sağlığına tehdit oluşturan, bulaşıcı hastalığı olduğu doktor raporuyla tespit edilen yabancılara konulan tahdit kodudur. Bu kodun anlamı, ilgili yabancının tedavi olup iyileşene kadar (veya süresi idarece 5 yıla kadar belirlenebilen bir süre için) Türkiye’ye girişinin yasaklandığıdır. Uygulamada Ç-118 kodu konanlara 5 yıl süreyle giriş yasağı konulabilmektedir. Eğer kişi yanlış teşhis mağduru ise veya hastalık tedavi edilmişse, sağlık raporları ile Göç İdaresi’ne başvurup yasağın kaldırılmasını talep etmek mümkündür. Gerekirse, idare olumsuz yanıt verirse, yargı yoluna gidilebilir.

  • Ç-119 ve Ç-120Para cezasını ödemeyen yabancılar: Bu kodlar, vize/ikamet veya çalışma izni ihlali nedeniyle kendisine idari para cezası kesilmiş ancak bu cezayı ödemeden ülkeden çıkan yabancılara uygulanır. Örneğin, kaçak çalışan bir yabancı para cezasını ödemezse Ç-119 kodu; vize/ikamet ihlalinden dolayı kesilen cezayı ödemezse Ç-120 kodu konulur. Her ikisi de 5 yıl süreyle giriş yasağı getirir.Bu durumda yabancı cezasını ödeyene kadar yasak devam eder. Çözüm olarak, cezanın ödenmesi halinde meşruhatlı vize başvurusu ile yasağın kaldırılması veya kısaltılması sağlanabilir. Ödeme yapılmadan önce idari başvuru genelde sonuç vermez.

  • Ç-135YUKK’a aykırı davrananlar: 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’na aykırı hareket eden yabancılara uygulanan genel bir koddur. Genellikle bu da ödenmemiş idari para cezalarıyla ilgilidir. Ç-135 kodu alan yabancılara 5 yıl giriş yasağı konulur. Örneğin, vize ihlali yapıp cezasını ödememek veya kanunun başka hükümlerini ihlal etmek bu kapsama girebilir. Bu kodun kaldırılması için de genellikle para cezasının ödenmesi ve ardından meşruhatlı vize veya idari başvuru yoluna gidilmesi gerekir.

  • Ç-136Sınır dışı (deport) masraflarını ödemeyenler: Sınır dışı edilirken yol masraflarını devlet karşılamışsa, bu masrafları karşılamayan yabancılara konulan koddur. Ç-136 kodu, yabancının Türkiye’ye yeniden giriş yapabilmesi için önce bu seyahat masraflarını ödemesi gerektiğini ifade eder. Yani fiilen, masraflar ödenmediği sürece kişi giriş yapamaz (yasak devam eder). Bu bir nevi “şarta bağlı” yasaktır. Masraf ödendiğinde idareye başvurularak kod kaldırılabilir.

  • Ç-137Terke davet edilip çıkış yapmayanlar: Bazı durumlarda, hakkında sınır dışı kararı düşünülen yabancıya idare “ülkeyi kendi isteğinle terk et” diyerek belli bir süre (15-30 gün gibi) tanır. Bu sürede çıkış yapmayan yabancıya otomatik olarak 5 yıl giriş yasağı konulur. Ç-137 kodu bu durumu ifade eder. Yani, sınır dışı edilmeden önce ülkeden ayrılma fırsatı verildiği halde ayrılmayan yabancı 5 yıl boyunca gelemez. Bu kod idari olarak kaldırılması zor kodlardandır; ancak yabancı haklı bir nedenle ayrılamadıysa (örneğin mücbir sebep), bunu belgelendirip dava açarak kodu iptal ettirebilir.

  • Ç-138“İNAD” yolcu / Giriş yasağı olup yine gelenler: İNAD, havacılıkta “inadmissible passenger” (ülkeye kabul edilemez yolcu) kısaltmasıdır. Türkiye’ye girişi yasak olduğu halde farklı kimlikle veya başka yollarla ülkeye girmeye çalışan yabancılara Ç-138 kodu konulur. Bu kod genelde mevcut yasağın süresini uzatır; 5 yıla kadar ek giriş yasağı öngörülür. Örneğin, deport edilmiş ve 2 yıllık yasağı olan biri, yasağı devam ederken tekrar gelmeye çalışırsa yeni bir 5 yıllık yasak eklenebilir. Bu kod, bilerek yasağı delme girişimi olduğundan, idarenin çok katı yaklaştığı durumlardandır. Kaldırılması genelde ancak mahkeme kararıyla olur.

  • Ç-141Girişi izne tabi yabancılar: Bu kod, milli güvenlik veya kamu düzeni açısından sakıncalı görülüp Türkiye’ye girişi İçişleri Bakanlığı iznine bağlanan yabancılara verilir. Yani kişi hakkında ciddi bir değerlendirme vardır; ancak tümüyle yasak yerine “ancak özel izinle gelebilir” denilmiştir. Pratikte bu da bir çeşit süresiz giriş yasağı gibidir, çünkü Bakanlık izni çok nadiren verilir. Örneğin terör örgütü ile bağlantılı görülen bir yabancı için Ç-141 kodu konulabilir. Bu kodu kaldırmak için idari başvuru genellikle sonuçsuz kalır; hukuka aykırılık varsa idari dava ile iptali zorlanabilir.

  • Ç-150Sahte belge ile girişe teşebbüs: Sahte pasaport, vize, davetiye vb. belgelerle Türkiye’ye girmeye çalışırken yakalanan yabancılara verilen koddur. Ç-150 kodu alanlar 5 yıl boyunca Türkiye’ye giremezler. Eğer kişi belge sahteciliğinden habersiz mağdur durumda olduğunu ispat edebilirse (örneğin dolandırıldıysa), idareye yapacağı başvuru ile yasağın kaldırılması mümkün olabilir. Aksi halde, süre dolmadan önce ancak dava ile kaldırılabilir.

  • Ç-151Göçmen kaçakçılığı/insan ticareti suçu işleyenler: Bu ağır suçlara karışan yabancılara uygulanan tahdit kodudur. Ç-151 kodu, ilgili yabancının 5 yıl boyunca girişinin yasaklandığı anlamına gelir. Bu gibi durumlarda idare, kamu güvenliği gerekçesiyle yasağı kaldırmaz; ancak yabancı suçsuz olduğunu veya hukuka aykırı işlem yapıldığını iddia ediyorsa mahkeme yoluna gidebilir. Örneğin beraat etmiş birisi için hala Ç-151 kodu duruyorsa, dava ile bu kaldırılabilir.

  • Ç-152Ülkeye girişi geçici olarak engellenenler (ihtiyati tedbir): Bu kod, yabancının Türkiye’ye girişinin idarece ihtiyaten (önlem olarak) geçici süre engellendiğini gösterir. Süreç içinde (örneğin soruşturma tamamlanana kadar) 1 yıl gibi bir yasak uygulanır. Ç-152 kodu geçici bir yasak olsa da, kişi için ciddi sonuç doğurur. Bu kod meşruhatlı vize ile aşılabilir veya dava ile iptal edilebilir.

  • Ç-166 ve Ç-167Giriş için makul sebep gösteremeyenler / maddi imkanı olmayanlar: Bu kodlar, sınır kapısında Türkiye’ye girme amacı sorulduğunda makul bir gerekçe sunamayan veya seyahat masraflarını karşılayacak maddi gücü olmadığı anlaşılan yabancılara verilir. Örneğin, turist vizesiyle geldiğini söyleyip kalacak yeri ve parası hiç olmayan biri risk görülürse Ç-166 alabilir. Bu kodlar genelde anlık giriş engelidir; kişi o an geri gönderilir. Meşru bir davetiye veya vize (meşruhatlı) ile tekrar başvurulursa giriş yapılabilir.  Kodun tamamen kaldırılması için de idari başvuru yoluna gidilebilir (örneğin, sonraki girişte gerekli şartları taşıdığını göstermek).

  • Ç-179Organ ve doku ticareti yapanlar: Organ kaçakçılığı suçuna karışan yabancılara uygulanan koddur. Ç-179 alan kişilere 5 yıl süreyle giriş yasağı uygulanır. Bu çok ciddi bir suç kategorisi olduğu için, idare bu yasağı kaldırmaya yanaşmaz. Ancak bazı durumlarda bu kodun yanlışlıkla konulabildiği (isim benzerliği vb.) görülürse, bunu ispatlayarak idari makamdan düzeltme talep edilebilir veya dava açılabilir.

Yukarıda sayılan Ç kodları özetle, yabancıların idari ihlal diyebileceğimiz eylemleri (vize ve izin ihlalleri, para cezaları, çıkış prosedürleri) ile bazı suç ve olumsuz davranış hallerini kapsar. Ç kodlarının büyük kısmı belirli süreli giriş yasakları öngörür (1 ay ile 5 yıl arasında değişen). Bu sürelerin sonunda tahdit etkisini yitirir; ancak kod kaydı sicilde kalabilir. Bazı Ç kodları (özellikle 136, 166 gibi) şart yerine getirilene dek süresiz gibidir. Ç koduna maruz kalan bir yabancı, durumunu düzelttiğinde (ceza ödemek, izin almak gibi) idari başvuru yaparak yasağının kaldırılmasını talep edebilir. Aksi takdirde süreyi tamamlaması veya hukuka aykırılık varsa yargı yoluna gitmesi gerekebilir.

G Kodları (Güvenlik ve Suç Kodları)

“G” harfiyle başlayan tahdit kodları, suç işleyen veya güvenlik riski taşıyan yabancılara uygulanır. Bu kodlar, daha çok adli ve istihbari (istihbarata dayalı) nedenlerle konur. G kodlarının anlamları kısaca şöyledir:

  • G-26Yasa dışı örgüt üyeliği/faaliyeti: Terör örgütü veya illegal bir örgütün faaliyetlerine katıldığı ya da bu tür faaliyetlerle bağlantılı olduğu değerlendirilen yabancılara verilir. Bu kod, o yabancının örgütsel faaliyet şüphesi nedeniyle girişine izin verilmediğini gösterir. G-26 kodunu kaldırmak için genellikle deport (sınır dışı) kararına karşı dava açmak gerekir.

  • G-34Sahtecilik suçu: Sahte belge düzenlemek, kullanmak veya bu suçtan hüküm giymek gibi durumlarda yabancıya G-34 kodu konur. Bu kod, adli sicilindeki sahtecilik nedeniyle yabancının girişinin yasaklandığını belirtir. Kaldırılması da ancak yargı kararıyla mümkündür.

  • G-42 & G-43Uyuşturucu madde ve kaçakçılık suçları: Uyuşturucu ticareti yapan, uyuşturucu veya psikotrop madde suçundan sabıkalı olan yabancılar G-42; silah, tarihi eser, sigara gibi diğer kaçakçılık suçlarına karışanlar G-43 kodu alır. Bu kodlarla genellikle süresiz veya uzun süreli giriş yasakları uygulanır. Çünkü bu tür suçlar kamu güvenliği açısından ciddi tehdit kabul edilir. Kodun haksız olduğunu düşünen yabancı, ancak idare mahkemesinde iptal davasıyla hakkını arayabilir.

  • G-48Fuhşa aracılık etme veya yer temini: Fuhuş yaptırmak, fuhuş için yer sağlamak gibi suçlara karıştığı tespit edilen yabancılara G-48 kodu verilir. Bu kod, yabancının ahlaka aykırı suçlar nedeniyle istenmeyen kişi ilan edildiği anlamına gelir. Kaldırılması için de yargı yoluna başvurmak gerekir.

  • G-58Kasten öldürme suçu (cinayet): Cinayet işlemiş veya bu suçtan hüküm giymiş yabancılara uygulanan koddur. G-58 kodu ile yabancının ülkeye girişi genellikle süresiz olarak yasaklanır (en azından uzun yıllar boyunca). Bu çok ağır bir gerekçedir; dolayısıyla pratikte bu kodun kaldırılması pek görülmez. Yabancı beraat etmiş olsa bile sistemde kalabileceğinden, ancak mahkeme kararıyla düzeltilebilir.

  • G-64, G-65, G-66Şiddet ve malvarlığı suçları: Tehdit (G-64), hırsızlık (G-65), yağma/gasp (G-66) suçlarına karışan yabancılara verilen kodlardır. Bu kodlar da ilgili kişinin adi suçlar nedeniyle istenmediğini gösterir ve genelde süreli yasak (örneğin 5 yıl) uygulanır. Bu süre sonunda şartlar oluşursa giriş yapabilir, ancak kod kaydı kalır. Kodun haksız konulduğu düşünülüyorsa yabancı dava açarak kodun kaldırılmasını sağlamalıdır.

  • G-67Dolandırıcılık suçu: Finansal dolandırıcılık yapan veya bu suçtan hüküm giymiş yabancılara G-67 kodu konur. Bu kod da 5 yıl veya daha uzun süreli bir yasağı temsil edebilir. Kaldırılması için idareye itiraz genelde sonuç vermez; mahkeme süreci gerekir.

  • G-78Bulaşıcı hastalık (Halk sağlığı riski): Herhangi bir bulaşıcı hastalık taşıdığı belirlenen yabancılara konan koddur. Bu kodla genellikle süresiz giriş yasağı uygulanır; amaç toplum sağlığını korumaktır. Örneğin, sınırda yapılan sağlık kontrolünde tehlikeli bulaşıcı hastalık çıkan biri G-78 alır ve tedavi olana dek gelemez. Ancak G-78 kodu bazen tedavi sonrası güncelliğini yitirebilir. Eğer yabancı iyileştiğini kanıtlarsa, sağlık raporlarıyla idareye başvurup yasağın kaldırılmasını talep edebilir. Yanlış teşhis durumlarında da bu yol izlenir. İdare başvuruyu reddederse, yargı yoluna gidilebilir.

  • G-82Milli güvenlik aleyhine faaliyet: Devletimizin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğu veya böyle bir şüphe olduğu değerlendirilen yabancılara G-82 kodu verilir. Bu kod, istihbarat birimlerinin bilgilerine dayanarak konur. Örneğin bir yabancı, radikal terör örgütleriyle bağlantılı bulunursa G-82 ile giriş yasağı konabilir. G-82 kodu ciddi bir iddiaya dayalı koddur; idare genellikle kodu kaldırmaz. Yabancı durumun haksız olduğu kanaatindeyse, idare mahkemesinde iptal davası açarak bu kodun kaldırılmasını talep edebilir.

  • G-87Genel güvenlik açısından tehlike oluşturanlar: Bu, son yıllarda sıkça karşılaştığımız ve en çok kaldırılması için davasına başvurduğumuz kodlardan biridir. G-87, emniyet veya istihbarat birimlerinin değerlendirmesiyle, genel güvenlik için tehdit oluşturduğu düşünülen yabancılara konulmaktadır. Bu kod kapsamına giren yabancılar, somut bir suç işlememiş olsalar bile potansiyel risk kabul edilirler. G-87 kodu konulan kişi sınır dışı edilir ve uzun süre (çoğu zaman belirsiz süreli) Türkiye’ye alınmaz. Ancak bu kod uygulamasında bazen hatalar olabilmektedir; istihbarat raporları soyut veya yanılgılı olabilmektedir. Bu durumda yabancılar G-87 koduna karşı dava açarak haklarını ararlar. Nitekim güncel yargı kararlarında, soyut ve geçerli nedene dayanmadan G-87 kodunun iptal edilmesine yönelik emsaller bulunmaktadır. Yine de G-87 tahdit kodu özellikle zorlayıcı bir koddur ve idareye başvurarak kaldırmak neredeyse imkânsızdır; avukat desteğiyle mahkeme sürecinin başlatılması şarttır.

  • G-89Yabancı terörist savaşçı (Foreign Terrorist Fighter) şüphesi: Bu kod, uluslararası çatışma bölgelerine katılmış veya radikal örgütlerle bağlantılı olabileceği değerlendirilen yabancılara verilir. Örneğin Suriye’de yasadışı gruplarla ilişkisi olmuş biri G-89 kodu alabilir. Bu kod da pratikte süresiz veya çok uzun bir yasağa yol açar. Kaldırılması, yine güvenlik gerekçeli olduğu için, idarenin takdirindedir ve genelde sadece yabancının masum olduğu kanıtlanırsa (mesela karıştırılma durumu) dava yoluyla kaldırılabilir.

G kodları özetle kamu düzeni ve güvenliği ile doğrudan ilgili kodlardır. Bu kodların varlığı, yabancının ya bir adli sicil kaydı olduğunu ya da istihbarat birimlerinin o kişiyi riskli gördüğünü gösterir. Bu nedenle, G kodu taşıyan bir yabancının idari yollarla (dilekçe vs.) yasağını kaldırtması oldukça zordur. Çoğunlukla iptal davası açmak tek etkili yoldur. G kodlarının bir kısmı belirli suçlarla ilişkiliyken (ör. G-67 dolandırıcılık), bir kısmı belirsiz risk değerlendirmelerine dayanır (G-87 gibi). Bu belirsizlik, ilgili yabancılar için ciddi mağduriyet yaratabilir; bu noktada yargı denetimi önem kazanır. Bir sonraki bölümde, idari ve yargısal başvuru yollarına ayrıca değineceğiz.

K Kodları (Kaçakçılık ile İlgili Kodlar)

“K” harfiyle başlayan tahdit kodları, adını “kaçakçılık” kelimesinden alır. Bu kodlar, kaçakçılık suçlarından aranan veya bu suçlara karışan yabancılara uygulanır. K kodlarının en bilinen örneği, K- harfiyle başlayan ve genelde spesifik numaralar yerine genel bir kategori olarak kullanılmasıdır:

  • K Kodları (Genel) – Kaçakçılık yaptığı tespit edilen veya bu suçtan aranan yabancılara giriş yasağı getirilir. Örneğin, uyuşturucu kaçakçılığına bulaşmış ancak henüz yakalanmamış bir yabancı Interpol tarafından aranıyorsa Türkiye’ye girişte K kodu ile engellenebilir. Bu kod, sadece ülkeye giriş yasağı koymakla kalmaz; eğer kişi Türkiye’de yakalanırsa çıkışını da engelleyebilir.

K kodları, doğası gereği güvenlik temellidir ve adli işlem gerektirir. Dolayısıyla, böyle bir kodun kaldırılması kolay değildir. Yabancı, hakkında yanlışlıkla veya haksız bir şekilde K kodu konulduğunu düşünüyorsa (örneğin isim benzerliğiyle aranan biriyle karıştıysa), bunu belgelemesi ve idareye başvurması gerekir. İdareden sonuç alamazsa yine iptal davası yolu açıktır. Ayrıca uygulamada bu sebeple, INTERPOL’e başvurularda da bulunulmaktadır.

N Kodları (Ön İzne Bağlı Giriş ve Diğerleri)

“N” harfli tahdit kodları, bazı özel durumları ifade eder. Özellikle yabancının ancak önceden izin alarak Türkiye’ye girebileceği durumlar veya belirli adli/sınır ihlali hallerinde kullanılır:

  • N-82Girişi ön izne bağlı yabancı: Bu kod, yabancının Türkiye’ye giriş yapabilmesi için önceden izin (ön onay) alması gerektiğini belirtir. Aslında bu da fiilen bir giriş yasağıdır; çünkü izin genellikle verilmez veya verilmesi çok uzun prosedüre bağlıdır. N-82 kodu çoğunlukla, geçmişte Türkiye’den sınır dışı edilmiş ve ancak özel durum varsa dönebilecek kişilere konur. Örneğin, kamu güvenliği açısından şüpheli bulunan ancak kesin yasak konmamış birine “ancak Bakanlık izniyle gelebilir” denebilir (Ç-141’e benzer şekilde). N-82 koduyla karşılaşan bir yabancı için pratikte tek çözüm, ilgili izni almaya çalışmak veya bu kodun dayanağının haksız olduğunu düşünüyorsa dava açmaktır. Zira idare, ön izin şartına bağladığı durumlarda çok nadir bu izni kaldırır. İzin için öncelikle göç idaresine başvuru yapılmalıdır.

  • N-99Interpol Kodu (Uluslararası arananlar): N-99 tahdit kodu, hakkında Interpol bülteni (aranma kaydı) bulunan şahıslar için kullanılabilir. Eğer yabancı kendi ülkesinde veya başka bir ülkede suçlu veya şüpheli olarak Interpol tarafından aranıyorsa, Türkiye de o kişiyi riskli kabul edip girişini engelleyebilir. Bu kod, doğrudan “Türkiye’ye giremez” anlamına gelmez; çoğu zaman Türkiye’nin takdirine bağlı bir durumdur. Ancak ciddi suçlar söz konusuysa, genellikle Türkiye de giriş yasağı koyar. N-99 kodunun kaldırılması, yabancının artık aranmadığının ortaya çıkması veya kaydın silinmesi ile mümkündür. Aksi takdirde, yabancı hakkında giriş yasağı uygulanmışsa, bunu kaldırmak için idari dava açmak gerekebilir.

  • N-135 & N-136Yasa dışı girişe teşebbüs ve masraf ödememe: Yabancının, yasa dışı yollardan giriş yapmaya çalışıp yakalanması durumunda veya sınır dışı edilirken masrafları ödememesi durumunda N-135 ve N-136 kodları gündeme gelebilir. Bu kodlar Ç-136 ve Ç-138 ile benzer mantıktadır, ancak N harfiyle başladığı için farklı bir idari kategoriye işaret edebilir. Uygulamada çok sık karşılaşılmaz.

  • N-168 – N-172Yükümlülüklere uymama veya gönüllü geri dönüş masraflarını ödememe: Bu kod aralığı, Göç İdaresi’nin belirlediği bazı yükümlülüklere uymayan veya gönüllü geri dönüş programıyla ülkeden çıkıp da taahhüt ettiği şeyleri yapmayan yabancılara dair olabilir. Örneğin, gönüllü geri dönüş desteği alıp da verilen şartlara uymayan birine N-168 kodu verilebilir. Yine bu kodlar nadirdir ve duruma özeldir.

N kodları genel olarak çok sık rastlanmayan, spesifik durum kodlarıdır. En çok bilinen N-82’dir ki o da adeta bir “gizli yasak” gibidir – izin çıkmadıkça yabancı ülkeye giriş yapamaz. N kodlarında çözüm, kodun nedenine göre değişir: Eğer para/mali bir yükümlülük söz konusuysa (masraf gibi) bunu yerine getirip idari başvuru yapmak işe yarayabilir. Güvenlik temelli ise genelde dava açmak gerekmektedir.

O Kodları (Uluslararası Koruma ve Sığınma Kodları)

“O” ile başlayan tahdit kodları, genellikle uluslararası koruma (sığınma) başvuruları ve statüleriyle ilgili durumlarda kullanılır. Özellikle geçici koruma veya mülteci başvurularıyla ülkeye gelip daha sonra ayrılan ya da başvurusu reddedilen yabancılara yönelik kodlardır:

  • O-100Semti meçhul (adresini terk eden) sığınmacılar: Türkiye’de sığınma başvurusu yapan ancak beyan ettiği adreste bulunmayan, kayıplara karışan yabancılara O-100 kodu verilebilir. Bu, o kişinin sığınma talebinden vazgeçtiği veya şartları ihlal ettiği anlamına gelir. Sonuç olarak, bu kişilerin Türkiye’ye girişleri yasaklanır ve varsa mevcut işlemleri iptal edilerek sınır dışı edilirler. O-100 kodunu kaldırmanın tek yolu, kişinin durumunu açıklığa kavuşturması ve idareye güven vermesidir (çok nadir bir durum).

  • O-176 ve O-177Uluslararası koruma talebi reddedilenler: Bir yabancının mülteci/uluslararası koruma başvurusu Türk makamlarınca reddedilmişse, kişinin statüsü sona erdiği için belirli süreyle ülkeye giriş yasağı konabilir. O-176 kodu, talebi olumsuz sonuçlanan yabancıya 3 yıl giriş yasağı verildiğini; O-177 ise 5 yıl giriş yasağı verildiğini gösterir. Bu kodlar, söz konusu yabancının koruma ihtiyacı olmadığı değerlendirildiğinden, tekrar gelip kaçak yaşamaması veya yeniden başvurmaması için uygulanır. Ancak bu yabancı, kararın haksız olduğunu düşünüyorsa idare mahkemesine zaten başvurabilir (mülteci başvurusu reddine karşı yargı yolu vardır). Eğer mahkeme kararıyla reddin iptaline karar verilirse, bu O kodu da kalkacaktır. Aksi takdirde, idareye ikna edici bir talep sunulmadıkça bu yasak süreleri beklenmek zorundadır.

O kodları, özünde göç ve iltica yönetimine dair kodlardır. Bu kodların kaldırılması, genellikle ilgili kişinin durumundaki değişikliklere bağlıdır: Örneğin O-176 kodu alan biri, 3 yıl sonunda yeniden turistik amaçla gelebilir (eğer risk görülmezse) veya evlilik gibi başka bir nedenle gelebilir. Fakat yasak süresi dolmadan önce gelmek istiyorsa, bunun yolu ya meşruhatlı vize başvurusu ya da özel bir idari izindir. Aşağıda meşruhatlı vizelere de değineceğiz.

V Kodları (Vize ve İkamet İşlemleriyle İlgili Kodlar)

“V” harfli tahdit kodları, yabancıların vize ve ikamet izinleriyle ilgili özel durumlarını ve kısıtlamaları gösterir. Bu kodlar, bazen giriş yasağı şeklinde bazen de belirli bir işlem kısıtlaması şeklinde tezahür eder. Yabancıların ikamet başvuruları, adres beyanları, aile birleşimi veya çalışma izni süreçlerinde ortaya çıkan olumsuz durumlar V kodlarıyla ifade edilmektedir. Önemli V kodlarından bazıları şunlardır:

  • V-68İkamet izni Bakanlık iznine tabi olanlar: Bu kod, bazı ülke vatandaşları veya belirli durumdaki yabancıların ikamet izni alabilmesi için İçişleri Bakanlığı’nın onayının şart olduğunu gösterir. Yani normal şartlarda ikamet izni verilmeyen, ancak istisnai onaya tabi bir durum vardır. Örneğin, stratejik önemdeki bazı ülkelerin vatandaşlarına genel bir kısıtlama olabilir ve V-68 ile ancak Ankara’nın onayıyla ikamet alabilirler. Bu kod bir giriş yasağı değil, ikamet izni kısıtlamasıdır.

  • V-69İkamet izni iptal edilenler: Sahte belgeyle ikamet izni aldığı tespit edilen, ikamet izni şartlarına aykırı davranan (ör. izni amacı dışında kullanan) yabancılara V-69 kodu verilir. Bu kod, bu kişilere 5 yıl boyunca yeni ikamet izni verilmemesi anlamına gelir. Dolayısıyla dolaylı bir giriş yasağıdır; çünkü ikamet izni alamayan kişi uzun süreli kalamayacaktır. Örneğin sahte evrakla ikamet almış biri yakalanırsa V-69 ile 5 yıl ikamet yasağı (ve fiilen giriş kısıtlaması) alır.

  • V-70Sahte evlilik yapanlar: Türk vatandaşıyla kağıt üzerinde sahte evlilik yaptığı tespit edilen yabancılar için kullanılır. V-70 kodu alanlara 5 yıl boyunca Türkiye’ye giriş yasağı konulmaktadır. Çünkü bu kişiler evlilik yoluyla haksız ikamet hakkı elde etmeye çalıştığı için, evlilik iptal edilir ve 5 yıl boyunca ne evlilik yoluyla ne de turist olarak gelmelerine izin verilmez. Bu ağır bir yaptırımdır. Eğer yabancı haksız yere bu kodu aldıysa (örneğin evliliğinin gerçek olduğunu iddia ediyorsa), mahkeme yoluyla hakkını arayabilecektir.

  • V-71Adres değişikliğini bildirmeme / yanlış adres beyanı: İkamet izni bulunan bir yabancının adresini değiştirdiğinde Göç İdaresi’ne bildirmemesi veya başvuru sırasında sahte adres vermesi halinde V-71 kodu konur. Bu kod, esasen bir ikamet izni iptaline yol açabilir ancak genellikle idari başvuru yoluyla düzeltilebilir bir durumdur. Yani yabancı doğru adresi bildirip durumu düzeltirse, kod kaldırılır ve ikameti devam eder. V-71 ciddi bir giriş yasağı niteliğinde değildir, daha ziyade bir uyarı/kısıtlama kodudur.

  • V-74Çıkışı bildirilecek yabancılar: Bu kod, Türkiye’den çıkmadan önce ilgili mercilere (bakanlık veya valilik) haber vermesi gereken yabancılara verilir. Örneğin belli bir davaya konu olan yabancı, ülkeden çıkmadan önce izin almak zorundadır; bu şart altında ikamet eder. Eğer V-74 kodu varsa, çıkarken bu bildirimi yapmadığında sorun yaşar. Kodun kaldırılması için de idari başvuru veya dava yolu kullanılabilir.

  • V-8410 gün içinde ikamet izni alma koşuluyla giriş yapanlar: Sınır kapısında, “ülkeye girişine izin veriyoruz ama 10 gün içinde ikamet izni başvurusu yapacaksın” şeklinde şart konulan yabancılara V-84 kodu verilir. Eğer bu kişiler 10 gün içinde ikamet başvurusu yapmazsa otomatik olarak giriş yasağı alırlar (belirli süreli). Yani V-84 bir nevi şartlı giriş vizesidir. Süresinde başvuru yapmayan, yasağa maruz kalır.

  • V-87Gönüllü geri dönen geçici koruma sahipleri: Geçici koruma statüsünde olup ülkelerine gönüllü dönüş yapanlara V-87 kodu verilir. Bu, onların tekrar Türkiye’ye dönmesini engellemek içindir (çünkü gönüllü döndü ise statüsü biter). Bu kod bir yasak anlamına gelmez ama yeniden girişte engel teşkil eder.

  • V-88Çalışma izni geçersiz kılınan yabancılar: Çalışma izni iptal edilen veya geçersiz hale gelen yabancılara konan koddur. Bu durumda kişi çalışma izni alamayacağı gibi, genelde ikamet izni de sorun olur. V-88 kodunu düzeltmek için meşruhatlı davetiye (vize), yeni bir çalışma izni başvurusu veya idari dava yoluna gidilebilir.

  • V-137Türkiye’yi terke davet edilenler: Sınır dışı edilmesine karar verilen ancak kendisine 15 gün gönüllü ayrılma süresi tanınan yabancılara V-137 kodu verilir. Bu kod, kişi eğer 15 gün içinde çıkmazsa deport edileceğini ve giriş yasağı alacağını gösterir. Aslında Ç-137’nin bir benzeridir fakat V kodu olarak, işlem devam ederken verilir. Süresinde çıkanların kodu kaldırılır, çıkmayanlar deport edilip Ç-137 alırlar.

  • V-14457/A kapsamında serbest bırakılanlar: 6458 sayılı Kanun’un 57/A maddesi uyarınca (geri gönderileceği ülkede hayati tehlike vb. varsa) sınır dışı kararı durdurulan ve serbest bırakılan yabancılara V-144 kodu verilir. Bu kişiler sınır dışı edilemediği için kendilerine insani ikamet izni verilir, ama V-144 kodu sicilde kalır. Bu kod, o yabancının özel durumda olduğunu belirtir. Kodun kaldırılması, şartlar normale dönerse (tehlike geçerse) idari kararla olabilir.

  • V-146 & V-147Pasaportu şerhli Türk vatandaşları ve eşleri: Bu kodlar aslında yabancılardan ziyade Türk vatandaşlarının durumu ile ilgilidir. V-146 kodu, hakkında adli işlem olan bazı Türk vatandaşlarının pasaportuna konulan şerhi ifade eder; V-147 ise bu kişilerin yabancı eşlerinin pasaportlarına konan şerh, bir nevi, adli kontrol diyebiliriz. Bu kodların kaldırılması da yine idari başvuru veya dava ile olur. (Not: Bu kodlar doğrudan yabancıların giriş yasağı değil, Türkiye içindeki işlemlerle ilgilidir, ancak bilgi amaçlı değindik.)

  • V-148Geçici barınma merkezinde kalan kişi: Bazı yabancılar (genelde düzensiz göçmenler), işlem sürecinde geçici barınma merkezlerinde tutulur. Bu kişilere V-148 kodu verilir. Bu kod, kişi barınma merkezindeyken ikamet veya vize işlemi yapamayacağını, ülkeden çıkışının denetime tabi olduğunu gösterir. Barınma süreci bittiğinde kod da kalkar.

  • V-154Sınır dışı kararına karşı dava açanlar: Sınır dışı edilme kararına idare mahkemesinde dava açıldığında, ilgili yabancıya V-154 kodu verilir. Bu kod, yargılama sürecinde kişinin durumunu takip etmeyi sağlar. V-154 kodu olan bir kişi, dava sonuçlanana kadar genellikle ülkede kalabilir veya çıkarılmışsa dönmesine engel yoktur (çünkü yargı süreci devam ediyor). Bu kod olumsuz bir kayıt değildir; yabancının durumunu belirtir.

  • V-157İkamet izni talebi reddedilenler: İkamet izni başvurusu reddedilen yabancılara V-157 kodu verilir. Bu kod, o yabancının ikamet talebinin reddedildiğini, dolayısıyla mevcut durumunu koruması için ya 10 gün içinde ülkeyi terk etmesi ya da karara karşı dava açması gerektiğini ifade eder. V-157 kodunu taşıyan birinin ikamet başvurusu reddine karşı idare mahkemesinde dava açma hakkı vardır; ayrıca meşruhatlı vize başvurusuyla giriş yasağı oluşmadan özel izinle geri gelebilecektir.

  • V-158Yabancı misyon personeli kimlik kartı iptali: Türkiye’de görevli yabancı diplomatların veya ailelerinin kimlik kartları iptal edilirse V-158 kodu verilir. Bu, diplomatik statünün sonlandığını ve kişinin ülkeyi terk etmesi gerektiğini gösterir. Kodun kaldırılması, ancak yanlışlık varsa veya durum düzeldiyse idari başvuruyla olur.

  • V-159Üçüncü ülkeye geçiş için gelenler: Türkiye’yi transit kullanmak isteyen yabancılara verilen bir koddur. V-159 kodu, aslında bir kısıtlama içermez; sadece bilgilendirme amaçlı bir kayıttır ve yabancı için herhangi bir cezai durum teşkil etmez. Örneğin, ülkesine dönemeyip üçüncü ülkeye gitmek için Türkiye’de bir süre bekleyen mülteciler vb. için kullanılabilir.

V kodları oldukça çeşitli ve teknik detayları olan kodlardır. Yabancıların pek çoğu V kodlarıyla doğrudan muhatap olmaz; genelde belirliliği olan (sahte evlilik, adres bildirimi gibi) durumlarda ortaya çıkarlar. Eğer bir yabancı V kodu aldıysa, bunun ne anlama geldiğini öğrenip gerekli işlemi yapmak önemlidir. Örneğin, V-70 aldıysa 5 yıl gelmemesi gerektiğini bilmelidir; V-71 aldıysa hemen adres kaydını düzeltmelidir. Bu kodların bir kısmı idari başvuruyla düzeltilebilirken (V-71, V-74 gibi), bir kısmı süre doldurulana dek kalkmaz (V-70, V-69 gibi)

Y Kodları (Interpol – Yeşil Bülten Kodları)

“Y” kodları, Interpol tarafından hakkında “yeşil bülten” çıkarılan kişiler için kullanılan kodlardır. Yeşil bülten, genellikle herhangi bir ülkede suç işlemiş veya işlemesi muhtemel kişiler hakkında diğer ülkelere yapılan bir uyarıdır. Y kodu konulan bir yabancı, Interpol’ün takibinde olan ve Türkiye’ye girişi halinde dikkat edilmesi gereken biri demektir. Bu kodlar doğrudan “giriş yasağı” anlamına gelmese de, uygulamada yeşil bülteni olan birinin Türkiye’ye girişi engellenmekte veya sıkı kontrollere tabi olmaktadır.

Y kodlarının kaldırılması, ancak Interpol bülteninin kalkması ile mümkündür. Yani kişi aklanır veya hakkında arama bülteni iptal edilirse, bu kod da anlamsız hale gelir. Bu da genellikle kişinin kendi ülkesindeki hukuki sürece bağlıdır.


Görüldüğü gibi tahdit kodları oldukça geniş bir yelpazeye yayılmaktadır. Özetle:

  • Ç kodları daha çok vize/ikamet ihlali ve sınır prosedürleriyle ilgilidir (idari ihlaller).

  • G kodları güvenlik, suç ve istihbarat kaynaklı risklere dayanır.

  • K kodları kaçakçılık suçlarına mahsustur.

  • N kodları ön izin ve özel bazı ihlal durumlarını kapsar.

  • O kodları sığınma ve geçici koruma süreçlerinden doğar.

  • V kodları ikamet ve vize işlemlerindeki kısıtlamaları içerir.

  • Y kodları Interpol ve uluslararası arama konularıyla ilgilidir.

Her tahdit kodu, kendine özgü sonuçlar doğurur. Kimi kod belirli süre Türkiye’ye girmeyi yasaklarken, kimi kod sadece ekstra bir işlem şartı getirir. Tahdit kodu ne olursa olsun, öncelikle bunun anlamını ve neden verildiğini anlamak oldukça önemlidir. Resmi belgelerde tahdit kodu genellikle deport kararlarında veya sınır kapısındaki tebligatlarda yazmaktadır.

Hangi Durumlarda Türkiye’ye Giriş Yasağı Uygulanır?

Türkiye’ye giriş yasağı, yukarıda anlatılan tahdit kodlarıyla somutlaşsa da bu kararın ne zaman ve hangi merci tarafından verildiğini bilmek önemlidir. Giriş yasağının uygulanması genellikle şu durumlarda gündeme gelir:

  • Sınır Dışı (Deport) Kararı Alındığında: Bir yabancının sınır dışı edilmesine karar verildiyse, çoğu durumda beraberinde belirli süreli bir giriş yasağı da konur. Yani deport işlemi yapılan kişinin tekrar dönmesi engellenmek istenir. Örneğin, vize süresini aşmak, illegal çalışmak, kamu düzenini tehdit etmek gibi sebeplerle deport kararı verilebilir ve bu karar verilirken kişinin durumuna uygun bir tahdit kodu girilerek 1 aydan 5 yıla kadar yasak kararı çıkartılır.

  • Kural İhlali Tespit Edildiğinde: Yabancı Türkiye’de ikamet kurallarını ihlal etmiş ve bunu idare tespit etmişse (örn. polis kontrolünde kaçak çalışırken yakalanmak, vize süresi geçtiği halde rastgele kontrolde bulunmak), valilik (İl Göç İdaresi) yabancıyı sınır dışı etme ve giriş yasağı kararı alabilir. Bu da bir idari işlemdir ve genelde hızlıca uygulanır. Örneğin, kaçak çalışırken yakalanan birine aynı gün içinde deport kararı tebliğ edilip 1 yıl giriş yasağı (Ç-117) konabilir.

  • Yabancı Kendi Çıkarken İhlal Ortaya Çıkarsa: Yabancı ülkeyi terk etmek üzere pasaport kontrolüne geldiğinde vizesinin/ikametinin süresi geçmişse veya benzeri bir ihlal varsa, sınır polisi bu kişiye idari para cezasını tahsil eder ve ihlal süresine göre otomatik bir giriş yasağı kararı uygular. Örneğin, yabancı 8 ay ihlal  yaptıysa 3 ay yasak, 18 ay yaptıysa 1 yıl yasak gibi (yukarıda Ç kodlarında belirtildiği üzere). Bu karar da anında sistemde tahdit kodu olarak görünür ve kişiye tebliğ edilir.

  • Ülkeye Girişte Sakıncalı Bulunursa: Yabancı henüz Türkiye’ye girmeden (havaalanında veya sınır kapısında) riskli görülürse, ülkeye sokulmaz ve geri çevrilir (İNAD yolcu). Bu durumda da pasaportuna kısa bir not ve sisteme bir tahdit kodu girilir. Örneğin, sahte belgeyle gelmeye çalıştığı anlaşılan biri daha giriş yapamadan Ç-150 kodu ile deport edilir. Ya da geçmişte Türkiye’de suç işlemiş biri geri dönmek isterken fark edilirse, mevcut yasağı varsa alınmaz. Girişine izin verilmeyen yabancıların listesi tutulur.

  • Adli veya İstihbari Gerekçeler Oluştuğunda: Emniyet birimleri veya istihbarat, bir yabancı hakkında tehdit değerlendirmesi yaptığında Göç İdaresi’ne bildirimde bulunur. Örneğin, yabancı terör örgütü üyesi ise, savcılık talimatıyla veya istihbarat raporuyla derhal yakalanıp sınır dışı edilir ve G kodlarından uygun olanı konur (G-82 gibi). Bu kararlar acil güvenlik gerekçeleriyle hızlı alınır. Kim tarafından? Bu tür durumlarda İçişleri Bakanlığı’nın birimleri (Göç İdaresi, Emniyet) koordineli çalışır. Karar resmi olarak yine Göç İdaresi Başkanlığı veya valilik makamınca alınır, ancak istihbarat desteğiyle.

  • İdari İşlem Kaynaklı Durumlar: Bazı tahdit kodları, belirli idari işlemlerin sonucudur. Örneğin, ikamet izni reddedilenlere V-157 kodu verilmesi veya mülteci başvurusu reddedilenlere O-177 kodu konması, Göç İdaresi’nin kararının doğal sonucudur. Bu kararlar, herhangi bir “suç” unsuru olmasa da idari bir gereklilik olarak uygulanır.

Kararı kim alır? Giriş yasağı kararları, 6458 sayılı Kanun gereği İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı tarafından alınır ve uygulanır. Uygulamada, bu yetki valiliklere (İl Göç İdaresi Müdürlüklerine) devredilmiş durumdadır. Yani bulunduğunuz ildeki Göç İdaresi, kanunun öngördüğü hallerde size giriş yasağı koyabilir. Örneğin İstanbul’da vize ihlali yapıp yakalandıysanız, İstanbul İl Göç İdaresi size 1 yıllık giriş yasağı kararı alır. Daha ciddi durumlarda (milli güvenlik gibi) doğrudan Ankara (Göç İdaresi Başkanlığı) karar verebilir. Her durumda karar ilgili yabancıya yazılı tebliğ edilmelidir. Çoğunlukla bu tebligat deport işlemi esnasında yapılır (sınır dışı edilirken yabancıya bir belge verilir). Eğer yabancı ülkeden ayrılmışsa, yasak kararı konsolosluk aracılığıyla da bildirilebilir.

Giriş yasağı süresi ne kadardır? Bu tamamen durumun niteliğine bağlıdır. Kanunen maksimum süre 5 yıldır (Göç İdaresi gerekli görürse +5 yıl uzatıp toplam 10 yıla çıkarabilir) Örneğin, basit ihlallerde 3 ay – 1 yıl arası yasak verilirken, tekrarlayan veya uzun süreli ihlallerde 5 yıla kadar çıkabilir. Kamu düzeni için tehdit oluşturanlarda ise 5 yıl yetmezse 10 yıla kadar giriş yasağı konabileceği belirtilmiştir. Hatta bazı güvenlik kodlarında (G-87 gibi) süre belirtilmez, fiilen süresizdir, ancak 5+5 şeklinde idare uzatma yapar.

Örnek: Bir yabancı vizesini 1 ay aşmışsa 3 ay yasak (Ç-101) alır; 1 yıl aşmışsa 1 yıl yasak (Ç-103) alır. Sahte evlilik yaptıysa 5 yıl yasak (V-70) alır. Terör şüphelisi ise 5+5 toplam 10 yıl yasaklanabilir. Her olayın karşılığı yukarıdaki kodlar kısmında belirtildiği gibidir.

Kararın uygulanması: Giriş yasağı kararı alındığı andan itibaren yabancı Türkiye sınır kapılarında sistemde “ülkeye alınamaz” olarak görülür. Eğer yabancı hala Türkiye’deyse, sınır dışı işlemleri başlatılır. Yurt dışındaysa, yeni vize başvurusu reddedilir veya havaalanında geri çevrilir. Giriş yasağı kararı, süre dolana veya kaldırılana dek aktiftir. Süre bitince sistem kendiliğinden pasif olur; yabancı yeniden giriş yapabilir (tabii yeni bir engel yoksa).

Sonuç olarak, Türkiye’ye giriş yasağı kararını çoğu vakada Göç İdaresi (valilik) alır ve uygular. Zamanlaması ise ya bir ihlalin tespit edildiği an, ya bir deport kararı alındığı an, ya da girişte risk görüldüğü andır.

Tahdit Koduna İtiraz: Hangi Kodlarda İdari Başvuru, Hangilerinde İptal Davası?

Tahdit kodu konulan yabancılar, durumlarına göre iki yoldan birini (ya da gerekirse ikisini birden) kullanabilirler: Bunlar İdari başvuru veya yargı yoludur. (iptal davası). Ancak her tahdit kodu için en etkili yol aynı değildir. Bazı kodlarda idareye yapılacak bir başvuru sorunu çözebilirken, bazı kodlarda ancak mahkeme kararıyla sonuç almak mümkündür. Bu nedenle hangi kodda hangi yolun uygun olduğunu iyi analiz etmek önemlidir.

İdari Başvuru Uygun Kodlar: Genel olarak, idari nedenlerle konulan ve yabancının kendi hatasını telafi edebileceği kodlarda, idari başvuru veya meşruhatlı vize yoluyla çözüm mümkündür. Örneğin:

  • Vize/ikamet ihlali kaynaklı kodlar (Ç-101–Ç-105): Bu kodlar sürelidir ve cezanın mantığı yabancıyı bir süre ülkeden uzak tutmaktır. Eğer yabancının acil bir durumu varsa, meşruhatlı vize alarak bu yasağı aşabilir (aşağıda detaylı anlatılacak). İdari olarak doğrudan kodu “kaldırmak” genelde yapılmasa da, doğru makamlara müracaatla bu yasak fiilen etkisiz hale getirilebilir. Örneğin Ç-105 ile 5 yıl yasağı olan biri, evlilik yapmışsa veya tıbbi bir zorunluluk varsa, Bakanlık nezdinde başvurarak yasağının kaldırılmasını talep edebilir. Bu tür durumlarda idare, insani gerekçelerle yasağı kaldırabilir. Nitekim, vize ihlalinden dolayı konulan giriş yasakları meşruhatlı vize ile kolaylıkla kaldırılabilmektedir.

  • Para cezası ödenmemesine ilişkin kodlar (Ç-119, Ç-120, Ç-135): Bu kodlarda esas sorun, yabancının idari para cezasını ödememiş olmasıdır. Ceza ödendikten sonra yabancı veya avukatı, Göç İdaresi’ne başvurarak tahdit kodunun kaldırılmasını talep edebilir. Genelde idare, ödeme yapıldıktan sonra yasağı kaldırır ya da en azından meşruhatlı vize onayı verir. Yani bu kodlar idari olarak çözülebilir niteliktedir.

  • Adres beyanı, çıkış bildirimi gibi düzeltilebilir durumlar (V-71, V-74): Bu gibi kodlarda yabancının yapması gereken bir işlem eksik kalmıştır. Yabancı eksik işlemi tamamladığında (örneğin V-71 için yeni adresini sisteme kayıt ettirdiğinde) idareye başvurup kodun kaldırılmasını sağlayabilir. İdare, bu tür düzeltilebilir konularda genellikle olumlu cevap verir. Benzer şekilde V-74 kodu varsa ve yabancı çıkarken bildirimde bulunmamışsa, sonradan durumu açıklayan bir dilekçe ile idareye başvurup sorununu halledebilir.

  • Kısa süreli veya sehven konulmuş yasaklar: Bazen idare, yabancı hakkında yanlışlıkla veya aşırı tedbirle kod koymuş olabilir. Mesela yabancının adli davası bitmiş ama Ç-114 kodu hala duruyor olabilir. Bu durumda, doğrudan idareye başvurup kodun kaldırılmasını talep etmek gerekir. İdare bunu değerlendirebilir ve kodu kaldırabilir. Özellikle süre dolmuş kodların temizlenmesi için idari başvuru ilk adımdır. Örneğin 5 yıllık yasak bitmiş ama sistemde N-120 kaydı kalmışsa, dilekçeyle bunun güncellenmesini istenilebilir.

  • Sağlık nedenli kodlar (G-78, Ç-118): Yabancı artık bulaşıcı hastalık taşımıyor veya yanlış teşhis varsa bu durumda güncel sağlık raporlarıyla Göç İdaresi’ne başvurarak yasağın kaldırılması istenebilir. İdare, özellikle halk sağlığına tehdit kalktıysa, bu kodu kaldırmayı değerlendirecektir. Ancak bazen bürokrasi ağır ilerler; böyle bir durumda dava da açılabilir ama önce idari başvuru yapmak mantıklıdır.

  • Çalışma izni/ikamet süreçlerindeki kodlar (V-88, V-157 gibi): Bu kodlarda genellikle bir başvuru reddi söz konusudur. Mesela V-157’de ikamet başvurusu reddedilmiş olabilir. Yabancı, reddi düzelttirebilecek nedenler sunabiliyorsa (yeni bilgi/belge gibi) idareye itiraz edebilir. Yine de süre kısıtlı olduğundan çoğu bu durumlarda direkt dava yolunu seçmektedir. Ama idare, açık bir hata varsa kendisi de bu kodu kaldırabilir. V-88’de ise yeni çalışma izni alıp idareye bunu sunmak, kodu anlamını yitirmiş hale getirebilir (çünkü artık izinli çalışıyor olacak).

Yukarıda sayılan durumlarda idari başvuru genellikle ilk önerilen yoldur. İdari başvuru, Göç İdaresi Başkanlığı’na veya ilgili İl Göç Müdürlüğü’ne hitaben yazılmış bir dilekçe ile yapılır. Bu dilekçede yabancının kimlik bilgileri, tahdit kodu ve kaldırılması gerekçeleri belirtilir. Mümkünse destekleyici belgeler (ödendi makbuzu, sağlık raporu, davetiye, vs.) eklenir. İdare, bu başvuruya 30 gün içinde yanıt vermek durumundadır. Eğer 30 gün içinde cevap verilmez veya olumsuz cevap verilirse, artık idari başvuru yolu tükenmiş sayılır ve yargı yoluna başvurulabilir.

İptal Davası Gerektiren Kodlar: Bazı tahdit kodlarında ise idareden çözüm beklemek nafile çaba olabilir. Özellikle kamu düzeni, güvenlik ve ağır suç gerekçelerine dayalı kodlarda idare, yasağı kaldırmaya yanaşmaz. Bu kodlarda doğrudan iptal davası açmak en etkili yöntemdir. Örnekler:

  • G kodlarının çoğu (G-87, G-82, G-43, G-48 vs.): Güvenlik ve suç kodlarında idarenin tavrı nettir, genellikle idari başvuru yapılsa dahi genellikle ret gelir. Zira idare kendi kararını sorgulamaz. Bu gibi durumlarda, yabancının hakkını savunabileceği yer idare mahkemeleridir. Örneğin G-87 tahdit kodu konulan biri, kendisine somut bir suç isnadı olmadığını, sadece soyut istihbaratla yasaklandığını ileri sürerek idare mahkemesinde iptal davası açmalıdır. Mahkeme, idarenin bu kararını denetleyecek, gerekirse gizli delilleri inceleyecek ve hukuka aykırılık varsa iptal edecektir. Nitekim daha önce G-87 kodlarıyla ilgili bazı iptal kararları çıkmıştır (hatta AYM düzeyinde karar örneği yukarıda belirtildi)

  • K kodları (kaçakçılık): Kaçakçılık suçundan aranan birine konulan yasağı idare kaldırmaz; bu kişi ancak adının temize çıktığını (mesela davasında beraat ettiğini) gösterip mahkemeden iptal isteyebilir.

  • Interpol ve uluslararası suç kodları (N-99, Y kodları): Bu kodlar başka mercilerden gelen bilgilere dayandığı için, idarenin bilfiil kodu kaldırma yetkisi yoktur; çünkü risk devam ediyor olabilir. Mesela Interpol kırmızı bülteni olan birine idare kolay kolay izin vermez. Ancak kişi bu bültenin haksız olduğunu düşünüyorsa, Interpol kaynaklı yasaklarda da yargı yolu gerekir.

  • Sahte evlilik (V-70): Bu idari bir konu gibi görünse de aslında içinde sahtecilik ve kamu düzenini bozma olduğu için Göç İdaresi bu yasağı kuvvetli nedenler olmadıkça kaldırmaz. Kişi evliliğinin gerçek olduğunu ispatlamak istiyorsa, bunu ancak mahkeme nezdinde gerçekleştirebilir.

  • Uzun süreli veya haksız konulan diğer kodlar: Bazen yabancıya konulan kod açıkça hatalı olabilir. Örneğin, yabancı sınır kapısında bir memurla tartıştı diye “ülkeye giriş yapmayı reddetti” diye Ç-138 konulmuş olabilir, halbuki öyle bir niyeti yoktur. İdare bu detayı görmeyebilir ama mahkeme önünde yabancı kendini ifade edebilir. Bu tür bariz hatalarda da iptal davası yolu etkilidir.

Özetle, eğer tahdit kodunun arkasındaki gerekçe “suç” veya “güvenlik” ise, ilk akla gelen yol yargısal itiraz olmalıdır. Kodunuz “idari bir eksiklik/ihlal” ise, önce idareye başvurmak daha mantıklı olabilir. Elbette her durum özeldir; bir avukata danışarak en doğru stratejiyi belirlemek önemlidir. Bazen iki yol birlikte de kullanılabilir: Hem idareye dilekçe verip hem mahkemede dava açmak gerekebilir. Özellikle deport kararı alındıysa, süreleri kaçırmamak için dava hakkını kullanmak oldukça kritiktir.

Tahdit Kodunun Kaldırılması İçin İdari Başvuru Süreci

Bir tahdit koduna itiraz etmek isteyen yabancının ilk yapması gereken, idari mercilere başvurarak yasağın kaldırılmasını talep etmektir. (tabii yukarıda belirttiğimiz gibi her kodda bu yol uygun olmasa da, çoğu durumda resmi prosedür bunu içerir). İdari başvuru sürecini adım adım şöyle açıklayabiliriz:

1. Hazırlık ve Bilgi Edinme: Öncelikle, tahdit kodunun tam olarak ne olduğunu ve neden konulduğunu anlamak gerekiyor. Elinizde deport kararı veya giriş yasağı tebligatı varsa, üzerinde kod ve gerekçesi yazar. Eğer bilmiyorsanız, öğrenmek için birkaç yol vardır: Türkiye’de bilfiil veyahut bir avukat aracılığıyla İl Göç İdaresi’ne sorulabilir, e-Devlet üzerinden yabancılar için sunulan bazı kısıtlı bilgiler görülebilir veya YİMER 157 çağrı merkezi aranarak bilgi alınabilir. Kod öğrenildikten sonra, buna neden olan durumun iyi analiz edilmesi gerekir.

2. Yetkili Makama Başvuru: Tahdit kodunu kaldırma başvurusu, kural olarak yasağı koyan makama yapılır. Çoğu durumda bu, yabancıyı deport eden veya yasağı koyan valilik (İl Göç İdaresi Müdürlüğü) olacaktır. Bazen doğrudan Göç İdaresi Başkanlığı’na (Ankara) da başvurulabilir, özellikle güvenlik gerekçeli kodlarda bu yöntem uygulanmaktadır. Tereddütte kalınırsa her ikisine de başvurulabilir. Başvuru yazılı bir dilekçe ile yapılır. Dilekçede; yabancının kimlik/passport bilgileri, tahdit kodu ve yasağın kaldırılması istemi gerekçeleriyle belirtilir. Türkçe dilinde, resmi üslupla yazılması önemlidir. Yabancı Türkçe bilmiyorsa, bu noktada dilekçeyi bir avukatın hazırlaması faydalı olacaktır.

3. Gerekçelerin ve Belgelerin Sunulması: İdareye yaptığınız başvurunun ikna edici olabilmesi için iddiaların belgelendirilmesi gerekir. Para cezasından kaynaklı kodlarda, ceza ödendiyse dekontu mutlaka dilekçeye eklenmelidir. Dilekçede, ilgili kodun kaldırılmasını haklı kılan tüm insani, hukuki ve fiili nedenler iyi bir şekilde sıralanmalıdır. Özellikle aile birliği, sağlık, iş kurma gibi Türkiye’ye gelmenizi gerektiren olumlu durumlar varsa bunlar vurgulanmalıdır. Şayet daha önce bir haksızlık olduğu düşünülüyorsa (örneğin istihbarat raporunun hatalı olduğunu), bunun neden öyle olduğu detaylıca izah edilmelidir.

4. Başvurunun Yapılması: Dilekçe ve ekleri hazırladıktan sonra, ilgili kuruma ulaştırılması gerekir. Eğer Türkiye’de değilseniz, bunu bir avukat aracılığıyla yapabilirsiniz (avukat, vekaletname ile sizin adınıza başvurabilir). Türkiye’de iseniz, ilgili İl Göç Müdürlüğü’ne giderek elden teslim edebilirsiniz.

5. Değerlendirme Süreci: Başvurunu ulaştıktan sonra 30 günlük bekleme süresi başlar. İdarenin kanunen 30 gün içinde cevap vermesi gerekir. Fakat bu süreler yoğunluk kaynaklı biraz daha uzayabilmektedir, süreci yakından takip etmek önemlidir. Bu süre zarfında Göç İdaresi başvuruyu inceler, gerekirse güvenlik soruşturması yapar, ilgili birimlerden görüş alır. Örneğin, G-87 kodu için emniyete sorabilir; Ç-120 için mali kayıtlara bakabilir. Bu süreyi sabırla beklemek gerekmektedir.

6. Sonuç ve Tebligat: İdare başvuruyu karara bağladığında sonucu yazılı olarak bildirir. Eğer Türkiye’de bir adres verilmişse oraya tebligat gelir. Avukat başvurduysa ona tebliğ edilir. Karar olumlu ise, tahdit kodu kaldırılır veya giriş yasağı kaldırılıp, kısaltılabilir. Olumsuz ise, başvurunun reddolunduğu şeklinde bir cevap verilir. Bazen de hiç cevap gelmez; bu durumda 30 gün dolduğunda idari başvuru ret sayılıçr (zımnen ret)

7. Başvurunun Reddi Halinde: İdari başvuru sonuç vermezse, artık hukuken yapılabilecek bir sonraki adım idare mahkemesinde iptal davası açmaktır.

Sonuç olarak, idari başvuru süreci özellikle daha hafif tahdit kodlarında ve yabancının lehine yeni gelişmeler olduğunda etkilidir. Başvuruda Türkçe’yi akıcı şekilde kullanmak, net olmak ve destekleyici belgeler sunmak oldukça önemlidir. Yine de, idarenin cevabı olumsuz olursa pes edilmemeli, yargı yolu devreye sokulmalıdır.

Tahdit Kodunun Kaldırılması İçin İptal Davası Süreci (Yargı Yolu)

Tahdit kodunun kaldırılması için en kesin yol, idare mahkemesinde iptal davası açmaktır. İptal davası, idarenin işlemine (yani giriş yasağı kararına) karşı yargısal denetim talebidir. Özellikle idari başvurudan sonuç alınamayan veya alınması beklenemeyecek durumlarda yabancılar bu yolu kullanmalıdır. Dava sürecini ana hatlarıyla şöyle açıklayabiliriz:

1. Süre ve Yetkili Mahkeme: İdari davalarda süreler çok önemlidir. Şayet dava, doğrudan deport kararına karşı açılacaksa tebliğden itibaren 7 gün içinde dava açılması gerekir. 6458 sayılı Kanun, sınır dışı etme kararlarına karşı 7 gün içinde idare mahkemesine itiraz edilebileceğini açıkça belirtir. Bu davayı zamanında açmak, hem deportun durdurulması hem de tahdit kodunun iptali açısından kritiktir. Eğer 7 gün geçirilirse, idare mahkemesi süre yönünden reddedebilir. Ancak tahdit kodu bazen deporttan bağımsız (daha sonra fark edilen ihlal gibi) konabilir; öyle durumlarda genel süre olan 60 gün içinde dava açılmalıdır. Yetkili mahkeme işlemi tesis eden idarenin bulunduğu yerin idare mahkemesidir. Örneğin, karar İstanbul’daki Göç İdaresinden çıktıysa İstanbul idare mahkemeleri yetkilidir. Bazı güvenlik kodlarında Göç İdaresi Başkanlığı (Ankara) karar verdiği için Ankara İdare Mahkemeleri yetkili olabilir.

2. Dava Dilekçesinin Hazırlanması: İptal davası için bir dava dilekçesi hazırlanır. Bu dilekçede, tahdit kodu kararı veren idare (davalı), davacının kimliği, dava konusu işlem (örneğin “Göç İdaresi Başkanlığı’nın X tarihli giriş yasağı kararı”) ve iptal gerekçeleri yazılır. Gerekçeler kısmı davanın ise ana iskeletini oluşturur.Burada, idarenin neden haksız veya hukuka aykırı bir karar verdiği açıklanır. Örneğin, “Müvekkil hakkında G-87 kodu konulmuştur ancak somut bir delil ortaya konmamıştır, bu işlem keyfidir, hukuka aykırıdır” veya “Davacının vize ihlali 8 aydır, cezasını ödemiştir, ancak 5 yıl yasak ölçüsüzdür” gibi argümanlar sunulur. İlgili kanun maddelerine, uluslararası sözleşmelere (örn. Aile birliği için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi md.8) değinilebilir. Mümkünse emsal yargı kararları da eklenir. Tüm iddialar somutlaştırılmalıdır.

3. Yürütmenin Durdurulması Talebi: Dava açılır açılmaz, yabancının devam eden mağduriyetini önlemek için yürütmenin durdurulması (YD) talep edilebilir. Yürütmenin durdurulması, davanın sonucu beklenmeden idari işlemin geçici olarak askıya alınmasıdır. Kanuna göre, başvuru süresi içinde dava açılırsa sınır dışı işlemleri durur (istisnalar hariç). Aynı şekilde giriş yasağının kaldırılması davasında da yürütmenin durdurulması kararıyla birlikte yabancı geçici olarak ülkeye giriş yapabilmektedir.

4. Dava Sürecinin Devamı: Mahkeme, dava dilekçesini inceler ve davalı idareden savunma ister. Göç İdaresi, ilgili dosyayı ve gerekçelerini mahkemeye sunar. Örneğin G-87 kodunun dosyasında bir istihbarat raporu varsa, gizli ya da açık şekilde mahkemeye iletilir. Mahkeme gerek görürse duruşma yapabilir ama idari davalar çoğunlukla evrak üzerinden yürür. Davacı taraf (yabancı) ikinci aşamada idarenin savunmasına karşı cevap verebilir. Bu süreçte, yabancı lehine olabilecek tüm olgular vurgulanmaya devam edilir.

5. Mahkeme Kararı: İdare mahkemesi en sonunda nihai kararını verir. Eğer mahkeme, idarenin tahdit kodu koyma kararını hukuka aykırı bulursa iptal kararı verir. Bu durumda, giriş yasağı kararı ortadan kalkar; idare, yabancının kaydındaki kodu silmek zorundadır. Örneğin mahkeme “davacı hakkında milli güvenlik gerekçesiyle konulan giriş yasağı, davacının kişisel durumunda somut tehlike olmadığı anlaşıldığından iptaline” şeklinde karar verirse, kod kalkar ve yabancı ülkeye giriş yapabilir. Mahkeme, idareyi haklı bulursa davayı reddeder. Bu durumda kod devam eder. Ancak ret halinde de temyiz (bölge idare mahkemesi, Danıştay) yolu açıktır. (Giriş yasağının kaldırılması davasında karara karşı istinaf yolu açık iken deport davalarında mahkemeler kesin olarak karar vermektedir.)

6. Yargı Kararının Uygulanması: Mahkeme iptal kararı verdiyse, idare bunu en kısa sürede uygulamalıdır. Uygulamada, Göç İdaresi mahkeme kararını alır almaz sistemden tahdidi kaldırır ve yabancının yasağını sonlandırır. Bazen bürokrasi gecikebilir; avukatınız takip edip kararı hızlıca uygulatabilir. İptal kararıyla birlikte yabancı Türkiye’ye gelebilir hale gelir (yeni bir vize alması gerekebilir, ama engel kalkmıştır). Eğer yabancı ülke içindeyse ve örneğin GGM’de (geri gönderme merkezinde) tutuluyorsa, iptal kararıyla derhal idari gözetimin sonlandırılması gerekmektedir, durum değişmediyse sulh ceza hakimliğine itiraz yapılmalıdır.

Meşruhatlı Vize Uygulaması Nedir? Hangi Kodlarda Uygulanabilir?

Tahdit kodu nedeniyle Türkiye’ye gelemeyen yabancıların sıkça başvurduğu yollardan biri de meşruhatlı vize almaktır. Meşruhatlı vize, kısaca “açıklamalı/şartlı özel vize” demektir. Normalde giriş yasağı olan bir yabancıya istisnai durumlarda verilen bu vize türü, o yabancının Türkiye’ye belirli bir amaç için ve genellikle tek seferlik girişine olanak tanır. Vizede, hangi amaçla düzenlendiği açıkça yazar (ör. “aile birleşimi amacıyla verilmiştir” gibi) Meşruhatlı vize uygulaması şu durumlarda uygulanmaktadır:

  • Çalışma izni almış veya alacak olup giriş yasağına takılanlar (işveren davetiyle gelebilir),

  • Türkiye’de eğitim programına kabul almış öğrenciler (özel izinle gelebilir),

  • Türk vatandaşı eşi veya çocuğu olan ve aile birleşimi amacı olanlar,

  • Ticari faaliyet için önemli bir amaçla gelmek isteyen iş insanları,

  • Acil sağlık tedavisi gereken hastalar,

  • Bunlar dışında insani nedenler (örneğin cenaze, mahkeme duruşması gibi önemli olaylar)

Genel olarak, idari ihlal kaynaklı giriş yasaklarında meşruhatlı vize uygulaması yaygındır. Özellikle vize/ikamet ihlalinden doğan yasaklar için meşruhatlı vize en etkili çözümdür. Örneğin, Ç-101, Ç-102, Ç-103, Ç-104, Ç-105 ve N-120 tahdit kodlarıyla giriş yasağı alan yabancılar, eğer Türkiye’de bulundukları süre içinde başka bir suça karışmamışlarsa, bulundukları ülkedeki Türk konsolosluklarından meşruhatlı vize alarak yasak süreleri dolmadan Türkiye’ye yasal olarak gelebilmektedirler. Bu çok önemli bir avantajdır.

Meşruhatlı vize en çok vize ihlali (Ç kodları) durumunda kullanılır dedik; bunun yanı sıra Ç-113 (kaçak giriş) almış ama cezasını ödemiş biri de gerekçesi varsa meşruhatlı vize alabilir. Ç-117 (kaçak çalışma) kodlular, yeni bir iş bulup çalışma izni alacaksa meşruhatlı çalışma vizesiyle dönebilirler. Ç-118 (sağlık) kodunda, hastalık geçtiyse kişi tedavi amaçlı gelebilir. V-69, V-70 gibi 5 yıllık yasaklılar bile, gerçekten istisnai bir durum varsa (mesela V-70’te kadın hamile kalmış Türkiye’de doğum yapmak istiyor vs.) meşruhatlı vize için başvurabilir – tabii onaylanması zor da olsa teknik olarak mümkündür.

Buna karşılık, adli nedenlerle deport edilenler veya terör bağlantısı olanlar için meşruhatlı vize hemen hemen imkânsızdır. Örneğin, hakkında G-87 kodu olan birine Türk konsolosluğu vize vermez, Göç İdaresi de onaylamaz. Nitekim danışmanlık tecrübeleri, adli nedenlerle veya terör örgütü bağlantısıyla sınır dışı edilen kişilerin deport cezalarının hiçbir şekilde kalkmayacağını belirtmektedir. Meşruhatlı vize, bu tür ağır kodlar için bir çözüm sunmaz.

Meşruhatlı Vize Nasıl Alınır?

Meşruhatlı vize başvurusu, yabancının bulunduğu ülkedeki Türk Büyükelçiliği veya Başkonsolosluğu aracılığıyla yapılır. Bu, normal vize başvurusundan daha kapsamlı bir süreçtir. Başvuruda, yabancıya konulan tahdit kodu açıkça belirtilmeli ve neden gelmek istediği, hangi özel durumun var olduğu izah edilmelidir. Konsolosluk bu talebi alır, gerekli belgeleri toparlar (ör. davet mektubu, ikamet izni onayı, çalışma izni belgesi, aileyle ilgili belgeler vs. başvuru amacına göre) ve resmi makamlara iletir. Burada Göç İdaresi Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı devreye girer; kişinin durumu değerlendirilir. Eğer uygun görülürse, konsolosluğa meşruhatlı vize vermesi için onay gönderilir. Bu süreç genellikle birkaç ay içinde sonuçlanır, bazen daha kısa sürede de olabilir.

Meşruhatlı Vize ile Giriş Yasağı Kalkar mı?

Bu çok sorulan bir sorudur. Meşruhatlı vize almak, hukuken giriş yasağı kararını iptal etmez; sadece o yasağa bir istisna yaratır. Yani kişiye özel bir izin çıkmış olur. Örneğin 2026’ya kadar yasağınız var, ama 2024’te size 1 aylık meşruhatlı vize verdiler ve geldiniz. Bu, yasak kararının durduğu anlamına gelir mi? Hayır, vize süreniz biter bitmez yasağınız kalan süresiyle tekrar aktif hale gelir. Ancak pratikte, meşruhatlı vize alan bir yabancı, Türkiye’ye gelir gelmez eğer şartları uygunsa ikamet iznine başvurabilir ve ülkede kalmaya devam edebilir. Örneğin, meşruhatlı aile birleşimi vizesi ile gelen biri hemen ikamet iznine başvurup ülkede kalabilir, böylece giriş yasağı fiilen anlamsızlaşır. Ama ülkeden çıkarsa ve yeni bir ikamet yoksa, yasağı devam ediyor sayılır. Bazı durumlarda idare, meşruhatlı vize verdikten sonra yabancının durumunu yeniden değerlendirip yasağı tamamen kaldırabilir de – fakat bu biraz idarenin inisiyatifine kalmıştır.

Sonuç olarak, meşruhatlı vize, giriş yasağının hukuki yollarla kaldırılması değil, idari yolla aşılması yöntemidir. Yasal ve güvenli bir yöntemdir; yasa dışı yollara başvurmayı ise kesinlikle önermiyoruz. Bazı yabancılar, yasağı delmek için pasaport değiştirme, kaçak giriş deneme gibi yollara tevessül edebiliyor. Ancak bu yöntemler hem yasadışıdır hem de yakalanırlarsa daha ağır yaptırımlar getirir. Nitekim yeni pasaportla girmeye çalışanlar tespit edildiğinde derhal yeniden deport edilip ek 5 yıl yasak almaktadır. Meşruhatlı vize ise doğru, yasal ve güvenli bir çözüm olmaktadır. Tabii ki bu vize herkes için uygun olmayabilir; uygunluk durumunu avukatınızla değerlendirmenizi tavsiye ederiz.

Sık Sorulan Sorular

Türkiye’ye giriş yasağı ne demektir?

Türkiye’ye giriş yasağı, yabancı bir kişinin belirli bir süre boyunca Türkiye’ye girişinin yasaklanmasıdır. Bu süre zarfında kişi sınır kapısında kontrol edildiğinde ülkeye alınmaz. Giriş yasağı, genellikle vize/ikamet ihlali, suç teşkil eden faaliyet veya kamu düzenine tehdit gibi durumlar sonucunda uygulanır. Yabancı, yasağın süresi bitene veya yasağı kaldırana dek Türkiye’ye gelemez.

Giriş yasağı süresi ne kadardır?

Giriş yasağının süresi vakaya göre değişir. Kanunen en fazla 5 yıl olabilir; kamu güvenliği açısından ciddi tehdit varsa 10 yıla kadar uzatılması mümkündür. Bunun yanında 1 yıl, 2 yıl gibi daha kısa süreli yasaklar da vardır. Örneğin adli işlem görenlerde 1 yıl, kaçak girişlerde 2 yıl gibi süreler söz konusudur. Her halükarda tebligatta yasağın başlama ve bitiş tarihleri yabancıya bildirilir.

Hakkımda giriş yasağı olup olmadığını nasıl öğrenebilirim?

Bunu öğrenmenin en pratik yolu, Türk konsolosluğu aracılığıyla sorgulamaktır. Bulunduğunuz ülkedeki Türkiye konsolosluğuna başvurup vize talebinde bulunursanız, eğer kaydınızda giriş yasağı varsa vize işlemi reddedilecek ve size bu durum bildirilecektir. Ayrıca Türkiye’de ikamet izniniz varsa e-Devlet üzerinden “yurda giriş/çıkış belgeleri” bölümünde de kısıtlamalar görülebilir. Genel olarak, resmi makamlara (Göç İdaresi veya konsolosluk) danışmak en doğrusudur. Bunun için bir avukat aracılığıyla Göç İdaresinden gerekli bilgi ve evraklar alınabilecektir.

Giriş yasağı süresi dolmadan Türkiye’ye girmek mümkün mü?

Evet, bazı durumlarda mümkün olabilir. Eğer giriş yasağınız devam ederken Türkiye’ye acil gelmeniz gerekirse, meşruhatlı vize başvurusu yapabilirsiniz. Örneğin ciddi bir sağlık durumu veya ailevi sebep varsa, konsolosluk aracılığıyla Göç İdaresi’nden özel izinli vize talep edilebilir. Bu onaylanırsa, yasak süresi bitmeden tek seferlik giriş yapabilirsiniz. Diğer bir yol, mahkemeden yürütmenin durdurulması kararı almaktır. İptal davası açıp yürütme durdurulursa, dava süresince yasağın etkisi kalkar ve ülkeye girebilirsiniz. Bunların dışındaki bir yöntem (başka pasaportla gizlice girmeye çalışmak gibi) yasal değildir ve yakalanırsanız cezayı ağırlaştırır.

Giriş yasağı kararı itiraz edilmezse otomatik kalkar mı?

Eğer giriş yasağı belirli süreliyse (örneğin 2 yıl, 5 yıl gibi), süre sonunda otomatik olarak kalkar. Bunun için ayrıca bir işleme gerek yoktur; sistemde yasak tarihi dolmuşsa, yabancı normal şekilde ülkeye giriş yapabilir. Ancak bazı durumlarda idarenin sistemi güncellenmeyebiliyor; bu nedenle süre dolduktan sonra girişte sorun yaşamamak için yine de konsoloslukla teyitleşmek faydalıdır. Süresiz bir yasak (örneğin G-78 sağlık gerekçeli) ise, dayanağı ortadan kalkmadıkça (sağlık sorunu çözülmedikçe) kalkmaz – bu durumda idareye başvurup kaldırılması istenir.

Giriş yasağının kaldırılması için dava açmak ne kadar sürer?

İdare mahkemesindeki iptal davası ortalama olarak 8-12 ay arasında sonuçlanır. Bölgeden bölgeye veya davanın niteliğine göre süre değişebilir. Dava devam ederken yürütmenin durdurulması alınırsa, birkaç hafta içinde geçici çözüm elde edilebilir. Dava sonunda mahkeme yasağı iptal ederse, kararın kesinleşmesiyle birlikte yasak tamamen kalkar. Mahkeme olumsuz karar verirse, Bölge İdare Mahkemesi’ne (istinaf) ve Danıştay’a temyiz yolu da açıktır, ancak bu üst süreçler daha uzun sürebilir.

Avukat tutmak zorunda mıyım?

Hayır, avukat tutma zorunluluğu yoktur; yabancı kendi başına da dilekçe verebilir veya dava açabilir. Ancak Türk hukuk sistemi ve dile hakim olmayanlar için süreci doğru yürütmek oldukça zordur. Küçük bir usul hatası (örneğin dava süresini kaçırmak) hak kaybına yol açabilir. Ayrıca mahkemede sizi sadece avukat temsil edebilir – dilekçe yazıp gönderebilirsiniz ama duruşma veya itiraz safhalarında teknik bilgi gerekebilir. Bu nedenle bir avukatla çalışmak son derece faydalıdır. Avukat, belge hazırlamadan dilekçe yazımına, resmi makamlarla iletişimden mahkeme prosedürlerine kadar her konuda profesyonel destek sağlayacaktır.

“Tahdit kodu” ve “giriş yasağı” aynı şey mi?

Tahdit kodu, giriş yasağı kararının nedenini veya kategorisini gösteren bir kodlamadır. Giriş yasağı ise fiilen yabancının ülkeye alınmamasıdır. Yani tahdit kodu bir sebep kodudur, giriş yasağı ise sonuçtur. Örneğin Ç-120 kodu, para cezasını ödemediğiniz için 5 yıl giriş yasağı aldığınızı ifade eder. Kodlar daha teknik bir detay olduğundan, genelde yabancılar giriş yasağıyla muhatap olurlar. Ancak hak ararken, hangi tahdit kodunun konulduğunu bilmek ve ona göre itiraz etmek önemlidir.

İlgili Konular: Sınır dışı kararının iptali davası, tahdit kodlarının iptali, deport cezasının kaldırılması gibi konular da giriş yasağıyla yakından ilişkilidir. Giriş yasağı problemi yaşayan kişilerin, sınır dışı işlemleri ve diğer yabancılar hukuku süreçleri hakkında da bilgi sahibi olması önerilir. Bu konular hakkında detaylı bilgi için sitemizdeki ilgili makalelere bakılabilir.

Yabancı Avukatı Nasıl Bulunur?

Türkiye’ye giriş yasağı ve tahdit kodu uygulamaları, yabancıların hayatını doğrudan etkileyen ciddi idari işlemlerdir. Bu süreçler yalnızca hukuki bilgi değil aynı zamanda pratik tecrübe de gerektirir. Eğer siz de ilinize bağlı bir Yabancılar Hukuku avukatı ya da sınır dışı kararlarına itiraz avukatı arayışı içerisindeyseniz, Türkiye Barolar Birliği’nin baro levhasından avukatların ad-soyad bilgileriyle sorgulama yapabilirsiniz. Ancak baro levhasında avukatların çalışma alanları yer almadığından, özellikle “giriş yasağı kaldırılması” veya “tahdit kodu iptali” konularında uzman bir avukata ulaşmak için internet üzerinden daha detaylı araştırma yapmanız faydalı olacaktır.

Tahdit kodu veya giriş yasağı işlemleri, itiraz ve dava aşamalarında usule ilişkin birçok teknik ayrıntı barındırır. Yanlış başvuru, sürelerin kaçırılması veya eksik dilekçeler ciddi hak kayıplarına yol açabilir. Bu nedenle, sürecin profesyonel bir Yabancılar Hukuku avukatı tarafından titizlikle yürütülmesi büyük önem taşır.

Bu yazımızda sizlere “Türkiye’ye Giriş Yasağı ve Tahdit Kodunun Kaldırılması Davaları” hakkında kapsamlı bilgiler sunduk. Daha fazla bilgi almak veya profesyonel hukuki destek için bizimle iletişime geçebilirsiniz. 

Ayrıca Yabancılar Hukuku alanında yer alan diğer yazılarımıza ulaşmak için tıklayınız. 

Bu makale ve içeriğindeki tüm yazılanlar, yazarın telif hakkı koruması altındadır ve . Yazarın yazılı izni olmaksızın bu makalenin herhangi bir bölümü, elektronik, mekanik, fotokopi, kayıt veya başka herhangi bir yöntemle kopyalanamaz, çoğaltılamaz, dağıtılamaz veya saklanamaz. İzin alınmadan yapılacak her türlü kullanım, telif hakkı ihlali sayılacak ve yasal işlem başlatılacaktır. İçerik yalnızca genel bilgilendirme amaçlıdır, hukuki danışmanlık yerine geçmez ve doğabilecek zararlardan yazar sorumlu tutulamaz.

Tüm hakları saklıdır. © 2025, Av. Buğra Topaktaş

Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Kopyalama Engeli Mevcuttur.