KARARIN ÖZETİ VE DEĞERLENDİRMESİ

Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesine göre, mağdurun gıyabında hakaret suçunda failin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat edilerek işlenmesi gerekir. Bu şart, failin hakaret içeren sözlerini mağdur yokken en az üç kişinin duyabileceği bir ortamda söylemesini veya üç farklı kişiye ulaştırmasını zorunlu kılmaktadır. Ancak TCK’nın aynı maddesinin ikinci fıkrasında isefiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde huzurda işlenmiş gibi cezalandırılacağı açıkça belirtilmiştir. Dolayısıyla eğer hakaret mağdura bir ileti (mesaj, mektup, video vb.) yoluyla gönderilmişse artık huzurda hakaret hükümleri uygulanır ve üç kişiyle ihtilat şartı aranmaz.

Yargıtay 4. Ceza Dairesi kararında, şüphelinin mesajların mağdurlara iletileceğini bilerek hareket edip etmediğinin, yani iletme kastının bulunup bulunmadığının incelenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Kararda, iletime kastı mevcutsa artık TCK 125. madde kapsamında ihtilat şartının aranmayacağı, bu durumda fiilin hukuken huzurda işlenmiş sayılacağı açıkça belirtilmiştir. Somut olayda şüpheli, hakaret içerikli video mesajlarını doğrudan şikayetçilerin avukatına göndermiştir. Şüphelinin, şikayetçilere ulaşamadığı için avukatlarına mesaj gönderdiğini beyan etmesi ve avukatın şikayetçilerin temsilcisi olması nedeniyle mesajların iletileceğini bilmesi karşısında, bu durumda şüphelinin doğrudan iletme kastının varlığı sabit kabul edilmekte olup, artık ihtilat şartının aranmasına gerek bulunmamaktadır.

Bu karar, özellikle günümüz dijital iletişim araçları üzerinden işlenen hakaret suçlarında önemli bir içtihat niteliğindedir. Artık bir kişinin WhatsApp, SMS, e-posta gibi yollarla mağdura ulaşacağını bilerek mağdurun gıyabında hakaret içeren mesaj göndermesi durumunda, üç kişiyle ihtilat şartı aranmayacaktır. Fail, doğrudan huzurda hakaret etmiş gibi cezalandırılacaktır. Bu bağlamda, avukat aracılığıyla gönderilen mesajlar da dahil olmak üzere “ileti yoluyla hakaret” kavramı geniş yorumlanacaktır.

KARAR METNİ

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 10.02.2025 T. 2024/8336 E. 2025/2307 K.

I. İSTEM

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 17.09.2024 tarihli ve KYB-2024/81275 sayılı kanun yararına bozma isteminin;

\”Dosya kapsamına göre, şüpheli ile müştekiler arasında arsa sebebiyle hukuki ihtilaf bulunduğu, şüphelinin ”whatsapp” uygulaması üzerinden müştekiler vekiline birden çok kez video kaydı gönderdiği, bu kayıtların içeriğinden şüphelilerin müştekilere yönelik ”sizin yüzünüzden mağdur olduk şerefsizler”, ”şerefsiz, saygısızlar”, ”hasta bir ailesiniz, şerefsiz saygısızlar”, ”saygısız, terbiyesizler”, ”Pezevenk, adi, alçaklar” demek suretiyle hakaret ettiği iddiasıyla yapılan şikayet üzerine başlatılan soruşturma neticesinde, şüphelinin müştekilerin gıyabında ve iradi olarak en az üç kişinin duyacağı şekilde müştekilere hakaret etmediği, sadece müştekilerin avukatına şikayete konu mesajları gönderdiğinden bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de,

Benzer bir olayla ilgili olarak Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 21.11.2023 tarihli ve 2021/15495 esas, 2023/24322 karar sayılı ilâmında ” Hakaret suçunun huzurda işlenmesinin en tipik örneği, fiilin mağdurun yüzüne karşı işlenmesidir. Fail, bu durumda hareketi doğrudan öğrenir. Suçun huzurda işlenmiş olması mutlaka fail ile mağdurun fiilin işlendiği sırada yüz yüze olmasını gerektirmez. Şayet fail, fiili işlediği sırada mağduru hedef alan hakaretinin mağdur tarafından da doğrudan algılanabileceğini biliyor ve istiyorsa, bu durumda da suç huzurda işlenmiş sayılacaktır.

İleti yoluyla hakarette, failin kullandığı vasıtalar ile mağduru hedef aldığını bilmesi ve mağdur tarafından bu fiilin öğrenileceğini istemesi gerekir.

Mağdura verilebileceğinin suçu işleyen tarafından bilinmesi halinde, bunun üçüncü bir kişiye yazılıp gönderilmesiyle de huzurda hakaret işlenmiş olacaktır.” şeklinde belirtildiği üzere,

Somut olayda; müştekiler vekiline gönderilen hakaret unsuru içeren video kayıtlarının müştekilere avukatları tarafından iletileceğinin şüpheli Ayhan tarafından bilinmemesi ve istenmemesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı nazara alınmadan atılı suçun unsurlarının oluşmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu cihetle, itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.\” şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.

II. GEREKÇE

5237 sayılı Kanun’un “hakaret” başlıklı 125. maddesinde; “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.” hükmü yer almaktadır.

Hakaret suçu mağdurun olmadığı veya mağdurun doğrudan vakıf olamayacağı bir şekilde işlendiğinde gıyapta hakaret suçu oluşmaktadır. Ancak gıyapta hakaret suçunun cezalandırılması için, failin mağdur dışında toplu veya dağınık en az üç kişiyle ihtilat ederek bu suçu işlemesi gerekmektedir. Suçun faili ihtilatı bilerek ve isteyerek gerçekleştirmelidir. İhtilat kişilerle birebir görüşerek gerçekleşebileceği gibi, üç veya daha fazla kişiye mektup göndermek, telefon etmek, SMS veya e-mail göndermek suretiyle de gerçekleştirilebilir. Ancak ihtilat unsurunun gerçekleşmesi için, failin sözleri en az üç kişinin duyabileceği bir ortamda ve şekilde söylemesi yeterli olmayıp, muhatapların bizzat anlamaları ve vakıf olmaları lazımdır.

Hakaret suçunun huzurda işlenmemesine rağmen, Kanun tarafından huzurda işlenmiş gibi cezalandırılan hali ise, ileti yoluyla yapılan hakarettir. TCK’nın 125/2. maddesinde, “Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.” demek suretiyle, tahkir edici nitelikteki fiilin, ileti yoluyla mağduru hedef alması durumunda failin huzurda hakaret etmiş gibi cezalandırılacağı belirtilmiştir. Buna göre, hakaret içeren bir mektup veya yazılı bir mesaj huzurda söylenmiş gibi cezalandırılacaktır. Somut olayda; ihtilat şartının gerçekleşmediğinden bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Ancak hakaret suçu sesli, yazılı, görüntülü bir iletiyle işlendiğinden iletme kastının olup olmadığına bakılmalıdır. İletme kastının varlığı halinde ihtilat şartı aranmayacaktır.

Şüphelinin beyanında şikayetçilere ulaşamadığı için avukatlarına mesajları attığını beyan etmesi, şikayetçilerin avukatı olması sebebiyle mesajların iletileceğini bilmesi karşısında, yerinde olmayan gerekçeyle kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi ve bu karara yapılan itirazın reddedilmesi hukuka aykırıdır.

III. KARAR

1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,

2. Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 28.03.2023 tarihli ve 2023/2530 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesi uyarınca, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,

3. 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

10.02.2025 tarihinde karar verildi.

 

Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Kopyalama Engeli Mevcuttur.