Giriş

Siber zorbalık, dijital iletişim araçları kullanılarak bir kişi veya gruba yönelik gerçekleştirilen kasıtlı rahatsız etme, küçük düşürme, tehdit veya taciz eylemleri olarak tanımlanır. Genellikle güç dengesinin kurban aleyhine olduğu bu tür eylemler, sosyal medya, mesajlaşma uygulamaları, e-posta veya çevrimiçi oyunlar gibi ortamlarda gerçekleşir. Özellikle gençler arasında yaygın olmakla birlikte, yetişkinler de siber zorbalığın hedefi olabilmektedir. Siber zorbalık eylemleri sonucunda, mağdurlar üzerinde düşük özsaygı, depresyon, sosyal izolasyon, akademik başarıda düşüş ve intihar eğilimi gibi ciddi psikolojik ve sosyal etkiler görülebilmektedir. Bu nedenle siber zorbalık, yalnızca bir sosyal problem değil aynı zamanda cezai boyutta da ele alınması gereken hukuki bir problemdir.

Siber Zorbalık Nedir? Ve Türleri

Siber zorbalık, yüz yüze zorbalığın dijital versiyonudur. İnternet ortamının sağlamış olduğu kolaylık, anonimlik, içeriklerin çok hızlı bir şekilde yayılarak geniş kitlelerce görülebilmesi gibi durumlar bu zorbalık türünü mağdur açısından çok daha yıkıcı hale getirebilmektedir. Tekrar eden ve kasıtlı olan bu davranışlar genellikle mağduru korkutmayı, utandırmayı veya zarar vermeyi ve bazen de bu şekilde mağdurdan menfaat sağlamayı amaçlamaktadır. Siber zorbalık eylemleri iki ana kategoriye ayrılabilir:

1. Teknik Yöntemlerle Siber Zorbalık (Elektronik Zorbalık)

Bu kategoride fail, bilişim teknolojilerini araç olarak kullanarak mağdura zarar vermeye çalışır. Teknik bilgi kullanılarak yapılan şu tür eylemler bu kapsamda değerlendirilebilir:

  • Hesap ve Sistem İhlalleri: Mağdurun sosyal medya veya e-posta hesaplarının ele geçirilmesi, şifrelerinin çalınması, web sitelerine yetkisiz erişim sağlanmasıdır. Örneğin birinin Facebook hesabına izinsiz girip veya ele geçirip onun adına uygunsuz paylaşımlar yapmak bu kapsamda değerlendirilebilir. Bu tür bir hack eylemi Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) “Bilişim sistemine girme suçu” (m.243) olarak tanımlanmış olup, failin bir bilişim sistemine hukuka aykırı olarak girmesi veya orada kalmaya devam etmesi 1 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Eğer bu eylem sonucunda sistemdeki veriler yok olursa ceza 6 aydan 2 yıla kadar hapistir.

  • Zararlı Yazılımlar ve Saldırılar: Mağdurun cihazına virüs, truva atı (Trojan) veya casus yazılım göndererek bilgi sızdırmak veya cihazına zarar vermek; ya da mağdurun internet sitesini veya bilgisayar ağını kullanılamaz hale getirmek (örneğin DDoS saldırıları ile) bu kapsamdadır. TCK’da bu tür eylemler “Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçu” (m.244) olarak düzenlenmiştir. Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya verileri bozan kişi, fiilin niteliğine göre 6 ay ila 5 yıl arasında hapis cezasına çarptırılır. Eğer bu saldırılar bir banka, kamu kurumu gibi kritik sistemlere yapılırsa ceza yarı oranında artırılır.

  • Bilgi Çalma ve İfşa: Mağdura ait özel bilgi veya görüntüleri teknik yollarla ele geçirip izinsiz olarak yayma eylemleri de teknik siber zorbalık kapsamındadır. Örneğin bir kişinin bulut depolama hesabını hackleyerek özel fotoğraflarını çalıp internete sızdırmak bu tür bir saldırıdır. Bu fiiller, elde etme yöntemi teknik olsa bile sonuçları itibariyle genellikle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur (TCK m.134) ve ayrıca kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi veya yayılması suçu (TCK m.136) kapsamında da değerlendirilebilir.

Bu tür elektronik saldırı niteliğindeki zorbalık fiilleri, Türk Ceza Kanunu (TCK) 10. Bölümünde düzenlenen klasik bilişim suçları kapsamında değerlendirilmektedir. Örneğin, Bilişim Sistemine Girme Suçu (TCK m.243) ve Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme Veya Değiştirme Suçu (TCK m.244), teknik siber zorbalık eylemlerini cezalandıran başlıca maddelerdir. Fail, mağdurun rızası olmadan dijital sistemlere sızmışsa veya verilerine zarar vermişse, bu maddeler uyarınca hapis ve para cezaları ile karşılaşabilecektir.

2. İletişim Yoluyla Siber Zorbalık (Elektronik İletişim Zorbalığı)

Bu kategoride ise fail, modern iletişim araçlarını kullanarak mağdura doğrudan sözlü veya psikolojik saldırılar yöneltir. Esasında bu suçlar yüz yüze ortamda da işlenebilmekte olup siber zorbalık yoluyla da işlenebilmektedir. Başlıca örnekleri şunlardır:

  • Hakaret ve Aşağılama: Sosyal medya gönderileri, yorumlar, forumlar veya mesajlar yoluyla bir kişiyi küçültücü ifadelerle hedef almaktır. Örneğin, bir kimsenin sosyal medyada paylaşmış olduğu bir gönderiye yapılan hakaret yorumları bu kapsamdadır.

  • Tehdit ve Şantaj: İnternet veya SMS üzerinden bir kişiye zarar verme tehdidinde bulunmak veya onu bir şey yapmaya veya yapmamaya zorlamak şeklinde gerçekleşir. Örneğin “İstediğimi yapmazsan özel fotoğraflarını yayımlarım” şeklindeki dijital tehditler, şantaj suçu kapsamında değerlendirilir ve fail 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 5000 güne kadar adli para cezasıyla karşı karşıya kalabilir.

  • Taciz ve Taciz Amaçlı Mesajlar: İstenmeyen uygunsuz mesajlar göndermek, cinsel içerikli rahatsız edici iletiler yollamak veya telefonla sürekli arayarak huzur bozmak gibi eylemler bu kapsamdadır. Özellikle ısrarlı biçimde yapılan bu davranışlar mağdurun özel yaşamını ağır şekilde ihlal eder.

  • İftira ve Karalama: İnternet üzerinden bir kişi hakkında gerçekte olmayan şeyler yayarak onun itibarını sarsma eylemleri. Örneğin bir sosyal medya platformunda hedef kişiye suç isnat eden asılsız paylaşımlar yapmak bu kapsamdadır. Böyle bir durumda failin eylemi hem hakaret hem de koşulları oluşursa iftira suçu (TCK m.267) olarak değerlendirilebilir. (İftira suçu, bir kimseye işlemediği bir suçu isnat etmeyi ifade eder ve 3 yıla kadar hapis cezası vardır; burada önemli olan iddianın resmi mercileri harekete geçirebilecek nitelikte olmasıdır.)

  • Özel Bilgilerin ve Görüntülerin Teşhiri: Mağdurun rızası olmadan onun özel fotoğraf, video veya yazışmalarını paylaşmak gibi eylemlerdir. Örneğin birinin mahrem görüntülerini izinsiz ifşa etmek, Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur (TCK m.134). Ayrıca ilgili kanun maddesinde belirtildiği gibi, kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse için öngörülen ceza daha ağır olmaktadır.

  • Sosyal Medya Linçi: Bir kişinin söylediği bir söz veya yaptığı bir hata nedeniyle kısa sürede kalabalık bir topluluk tarafından çevrimiçi ortamda topluca saldırıya uğraması, aşağılanması veya hedef gösterilmesi anlamına gelir. Dijital linç vakalarında mağdur bir anda binlerce kişinin hakaretine veya tehdidine maruz kalabilir. Bu tür durumlar da siber zorbalık kapsamında değerlendirilmektedir. Linç girişimine katılan kişiler, yazdıkları mesajların içeriğine göre hakaret, tehdit vs. suçlarından tek tek sorumlu tutulabilirler. Türkiye’de yapılan bir araştırmada, katılımcıların %7’si sosyal medyada linç yaşadığını belirtmiştir. Özellikle tanınmış kişilere yönelik toplu linç vakaları kamuoyuna yansıdığında, yetkililer bu paylaşımları yapanlar hakkında toplu soruşturmalar açabilmektedir.

İletişim yoluyla siber zorbalık, niteliğine göre bir veya birden fazla ceza kanunu maddesini ihlal edebilir. Bu tür eylemlerde bulunan failler genellikle mağdura karşı ısrarcı ve tekrarlayan bir taciz davranışı sergileyerek onu psikolojik olarak yıpratmayı veya toplum önünde küçük düşürmeyi veyahut şantajla birlikte mağdurdan fayda sağlamayı amaçlar. Örneğin sürekli rahatsız edici mesaj atmak TCK m.123’te düzenlenen “kişilerin huzur ve sükûnunu bozma” suçunu oluşturabilir; benzer şekilde eğer fail, mağduru sürekli takip edip taciz ediyorsa, 2022 yılında yürürlüğe giren ısrarlı takip suçu (TCK m.123/A) hükümleri uygulama alanı bulabilecektir.

Türk Ceza Kanunu’nda Siber Zorbalık Suçları

Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) “siber zorbalık” adında özel bir suç tanımı yer almamaktadır. Ancak siber zorbalık kapsamına giren fiiller, mevcut birçok suç tipi altında cezalandırılabilmektedir. Dolayısıyla bir siber zorbalık olayı, içerdiği davranışların niteliğine göre çeşitli suçlara vücut verir. Aşağıda, siber zorbalık kapsamındaki eylemlere uygulanabilecek başlıca TCK suçları ve yaptırımları özetlenmiştir:

  • Hakaret Suçu (TCK m.125): Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek sözler söylemek veya yazılı/görsel iletiyle onu aşağılamak hakaret suçunu oluşturur. İnternet veya mesajlaşma yoluyla hakaret de bu kapsamdadır. TCK 125’e göre cezası 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Suçun alenen (örneğin sosyal medyada herkesin görebileceği şekilde) işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır. Hakaret suçu şikâyete bağlı bir suç olup mağdurun, hakareti ve failini öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde şikâyette bulunması gerekir (TCK m.73). Süresi içinde şikâyet olmazsa bu suçtan dolayı cezai işlem yapılamaz.

  • Tehdit Suçu (TCK m.106): Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut bütünlüğüne, malına veya şerefine yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle korkutmak suçudur. Dijital ortamda tehdit mesajları göndermek de bu maddeye girer. Suçun öngörülen cezası, tehdidin niteliğine göre artmakta olup cezanın üst sınırı 7 yıla kadar çıkabilmektedir. Örneğin sosyal medyadan “seni öldüreceğim” şeklinde mesaj atan biri esasında oldukça ciddi bir suç işlemektedir.

  • Şantaj Suçu (TCK m.107): Failin, mağdurdan haksız bir çıkar sağlamak amacıyla onu kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya ya da yapmamaya zorlamasıdır. Siber ortamlarda sık görülen “elimde özel görüntülerin var, para ver yoksa yayımlarım” gibi tehditler şantaj suçunu oluşturur. Cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve adli para cezasıdır. Şantaj da şikâyete bağlı bir suç olmayıp savcılık re’sen soruşturma başlatabilecektir.

  • Israrlı Takip Suçu (TCK m.123/A): Bu suç, 12 Mayıs 2022’de yürürlüğe giren 7406 sayılı kanunla Türk Ceza Kanunu’na eklenmiştir. Israrlı takip; bir kişiyi fiziken veya iletişim araçlarıyla veya üçüncü kişiler aracılığılyla ısrarla takip ederek, onun ciddi huzursuzluk duymasına ya da kendi güvenliği veya yakınlarının güvenliği konusunda endişeye kapılmasına neden olma fiilidir. Örneğin eski sevgilisini ayrıldıktan sonra sürekli farklı sosyal medya hesaplarından mesaj yağmuruna tutan, onu her platformda taciz eden kişi bu suçu işlemiş sayılabilir. Temel şekliyle cezası 6 ay ila 2 yıl arası hapis olup, mağdurun çocuk veya boşanılan eş olması, fail hakkında uzaklaştırma kararı varken takibin sürmesi gibi durumlarda ceza 1 ila 3 yıl arası hapistir. Israrlı takip suçu, mağduru korumak amacıyla düzenlenmiştir ve ihbar halinde kolluk kuvvetleri derhal fail hakkında önleyici tedbirler de alabilmektedir (örneğin uzaklaştırma kararı). Bu suç şikâyete tabidir; mağdur 6 ay içinde şikâyette bulunmazsa soruşturma açılamaz. Uygulamada, basit rahatsız etme fiilleri önceki TCK m.123 (huzur bozma) kapsamında görülürken, ısrarlı ve ısrarla taciz içeren vakalar artık doğrudan 123/A maddesinden değerlendirilmektedir.

  • Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma (TCK m.123): Bu suç tipi, ısrarlı takip suçundan önce mevzuatta benzer fiilleri cezalandırmak için kullanılıyordu. Bir kimsenin sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla ısrarla telefon edilmesi, gürültü yapılması veya hukuka aykırı başka bir davranışla rahatsız edilmesi TCK 123 kapsamında suçtur. Örneğin aynı kişiye defalarca anonim arama yapmak veya sürekli mesaj atmak bu maddeye girer. Cezası 3 ay – 1 yıl hapis veya adli para cezasıdır. Bu suç halen yürürlükte olup, bir eylemin ağırlığı ısrarlı takip suçunu karşılamıyorsa (mesela taciz birkaç kere ile sınırlı kalmışsa) bu madde uygulanabilir. Suç, şikâyete bağlıdır; mağdurun şikâyeti olmadan işlem yapılmaz. Ancak ısrarlı takip suçu eklendikten sonra, daha basit rahatsız etme fiilleri için kullanılması öngörülen bir suç haline gelmiştir.

  • Özel Hayatın Gizliliğini İhlal (TCK m.134): Bir kişinin özel yaşamına dair görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa etmek veya bu yolla elde edilmiş görüntü/sesleri başkalarına yaymak bu suçu oluşturur. Siber zorbalık bağlamında, mağdurun izni olmadan onun müstehcen fotoğraflarını internette paylaşmak tipik bir örnektir. Cezası 1 – 3 yıl hapis olup, yukarıda belirtildiği gibi eğer fiil basın-yayın yoluyla veya internet üzerinden gerçekleşmişse ceza yarı oranında artırılır ve 2 – 5 yıla çıkar. Bu suç da şikâyete tâbi suçlardandır; mağdur şikâyetçi olmadığı sürece soruşturma yapılmaz. Mağdurun şikâyeti üzerine savcılık soruşturma başlatır ve bu esnada mağdur, özel içeriklerin internetten kaldırılması için de Sulh Ceza Hakimliği’nden erişimin engellenmesi kararı aldırabilir (5651 sayılı kanun uyarınca).

  • Kişisel Verilerin Ele Geçirilmesi ve Yayılması (TCK m.136): Kişilere ait kimlik bilgileri, adres, telefon numarası, fotoğraf veya sair kişisel verilerin hukuka aykırı şekilde başkasına verilmesi, yayılması veya ele geçirilmesi bu suçu oluşturur. Örneğin siber zorbanın, mağdurun ev adresi, okul bilgisi gibi kişisel verilerini ifşa ederek onu hedef haline getirmesi bu kapsamda değerlendirilebilir. Suçun cezası 2 – 4 yıl arası hapis olup bu madde de şikâyete bağlı değildir (savcılık re’sen soruşturur). Bu suç tipi, son yıllarda artan “doxing” (bir kişinin kişisel bilgilerini izinsiz ifşa etme) vakalarını cezalandırmak açısından önemlidir. Ayrıca kişisel verilerin kaydedilmesi (TCK m.135) veya verileri yok etmeme (m.138) gibi bağlantılı suç hükümleri de bulunmaktadır.

  • İntihara Yönlendirme (TCK m.84): Bir kişiyi intihara azmettirmek, teşvik etmek veya intihar kararını kuvvetlendirmek şeklindeki eylemler TCK 84’te özel olarak suç sayılmıştır. Ne yazık ki bazı siber zorbalık vakalarında fail, mağdura sürekli intihara yönlendirici telkinlerde bulunarak onu intihara sürüklemeye çalışabilir. Bu tür fiiller, TCK 84 kapsamında 2 – 5 yıl arası hapis cezası gerektirir; eğer mağdur intihar ederse ceza 4 – 10 yıla çıkar. Siber zorbalığın en trajik boyutlarından biri budur. Dünya genelinde ve Türkiye’de zaman zaman, uğradığı siber zorbalık sonucunda intihara teşebbüs eden veya hayatına son veren gençlerin haberi kamuoyuna yansımaktadır. Kanun koyucu bu gibi durumlarda failleri ağır şekilde cezalandırarak caydırıcılık yaratmayı amaçlamıştır.

Yukarıdaki suç tipleri, siber zorbalık fiillerinin hukuki karşılığını teşkil etmektedir. Türk Ceza hukuku, siber zorbalığı ayrı bir başlıkta tanımlamasa da, bu eylemleri cezasız bırakmamaktadır. Failin eylemi hangi suça uyuyorsa o maddeden yargılama yapılacaktır. Örneğin hem hakaret hem tehdit içeren bir sosyal medya zorbalığında, fail hakkında iki ayrı suçtan işlem yapılabilir. Suçların ağırlığına göre adli para cezalarından yıllarca hapis cezasına kadar geniş bir yaptırım skalası söz konusudur. Ağır sonuçlar doğuran veya topluma mal olan vakalarda mahkemeler genellikle caydırıcı hapis cezaları vermeye eğilimlidir. Ayrıca 2022’deki yasal düzenlemeler (örneğin ısrarlı takip suçu) dijital mecralarda işlenen taciz ve takip fiillerini ayrıca yaptırıma bağlayarak hukuki boşluğu doldurmuştur.

TCK dışında, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Hakkında Kanun da siber zorbalıkla mücadelede önemli bir araçtır. Bu kanun uyarınca, mağdurun başvurusu üzerine kişilik haklarını ihlal eden içeriklere erişimin engellenmesi veya içeriğin çıkarılması kararı alınabilir. Örneğin, bir iftira niteliğindeki blog yazısının kaldırılması veya bir fotoğrafın yayından çıkarılması için Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurulabilir. Hakim, talebi haklı bulursa içeriğe erişimin engellenmesine karar verir; servis sağlayıcılar da kararı derhal uygulamak zorundadır. Ayrıca Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) bünyesinde kurulan İnternet Bilgi İhbar Merkezi aracılığıyla çevrimiçi olarak da ihbarlar yapılıp sakıncalı içeriklerin kaldırılması talep edilebilir. Bu idari tedbirler, ceza davasından bağımsız olarak mağdurun sosyal itibarını ve özel hayatını korumaya yöneliktir.

İnternet Ortamında Siber Zorbalık Suçlarında Sık Karşılaşılan Durumlar

Uygulamada siber zorbalık, çeşitli biçimlerde karşımıza çıkmaktadır. Özellikle sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte, yaygın görülen bazı siber zorbalık durumları şunlardır:

  • Sahte Hesaplar ve Kimlik Taklidi: Failin mağdur veya başka biri adına sahte profil açarak uygunsuz paylaşımlarda bulunması, mağdur adına diğer insanlara hakaret etmesi, onları dolandırmaya çalışması ya da mağduru küçük düşürecek içerikler yaymasıdır. Bu durum mağdur için ciddi itibar zararına yol açabilir ve genellikle hakaret veya iftira suçlarını gündeme getirir. Sahte hesapların tespiti için adli makamlar servis sağlayıcılardan IP ve kullanıcı bilgilerini talep ederek faile ulaşmaya çalışır. Uzmanlara göre, sahte hesap kullanan failler bile geride bıraktıkları dijital izler sayesinde çoğunlukla tespit edilebilmektedir.

  • Sızdırılan Özel Görüntüler: Mağdurun eski partneri veya tanıdığı tarafından ele geçirilen özel fotoğraf ya da videoların izinsiz şekilde internette yayınlanması (intikam amacıyla pornografik içerik paylaşımı). Son yıllarda bu tür vakalar sık gündeme gelmektedir ve mağdurlar için son derece yıkıcı sonuçlar doğurabilmektedir. Bu eylemler hem özel hayatın gizliliğini ihlal (TCK 134) hem de çoğu zaman şantaj (TCK 107) suçunu oluşturur. Mağdur, bu görüntülerin yayılmasını önlemek için acilen hukuki tedbirlere başvurmalıdır.

  • Dijital Mesaj/Arama Tacizi: Failin farklı numaralar veya hesaplar kullanarak mağdura peş peşe rahatsız edici mesajlar atması, uygunsuz tekliflerde bulunması veya onu korkutmaya çalışmasıdır. Örneğin bir öğrencinin WhatsApp grubunda arkadaşları tarafından sürekli alay ve hakarete maruz kalması, ya da bir kişinin eski sevgilisi tarafından sürekli SMS ile tehdit edilmesi gibi durumlar yaygındır. Yukarıda belirtildiği üzere bu fiiller ısrarlı takip suçu veya huzur bozma suçu kapsamında cezalandırılabilir.

  • Çevrimiçi Oyunlarda ve Forumlarda Zorbalık: Online oyunlar, forumlar veya tartışma platformları da siber zorbalığın sıklıkla yaşandığı ortamlardır. Birçok genç, oyun oynarken sesli sohbet üzerinden küfür, tehdit gibi saldırılara maruz kalmakta; bazı forum kullanıcıları ise görüş belirttiklerinde toplu hakaretlerle susturulmaya çalışılmaktadır. Bu gibi durumlar da hukuken hakaret veya tehdit sayılır ve gerekli deliller toplandığı takdirde işlem yapılabilir. Oyun ortamlarında özellikle çocuklar arası zorbalık (örneğin bir çocuğun diğerini oyunda dışlaması, dalga geçmesi) okul ortamındaki akran zorbalığının dijital yansıması olarak değerlendirilmektedir.

  • Sosyal Medyada Nefret Söylemi: Mağdurun etnik kökeni, dili, dini, cinsiyeti veya benzeri bir özelliği nedeniyle sosyal medyada hedef alınarak aşağılanması, hakarete uğraması da yaygın bir siber zorbalık biçimidir. Örneğin Twitter’da sahte hesaplar üzerinden bir kadına toplu halde cinsiyetçi hakaretler edilmesi hem hakaret suçunu hem de içerikte ırkçılık veya cinsiyetçilik varsa TCK 122’deki nefret suçu kapsamını gündeme getirebilir. Ne yazık ki yapılan araştırmalara göre Türkiye’de pek çok kişi “nefret söylemi” kavramının farkında olmamaktadır; bir ankette katılımcıların yalnız %40’ı bu tabirin anlamını bildiğini belirtmiştir. Bu da dijital zorbalık kapsamında toplum bilincini artırma ihtiyacına işaret etmektedir.

Yukarıda ele aldığımız durumlar, siber zorbalığın pratikte aldığı çeşitli şekillerdir. Her vaka kendi özelinde değerlendirilse de, ortak nokta failin dijital araçları kullanarak mağdura psikolojik baskı uygulamasıdır. Anketlere göre Türkiye’de en az bir tür siber zorbalık yaşayanların oranı %33 civarındadır. Bu oran, internet kullanıcılarının üçte birinin dijital zorbalığa maruz kaldığı anlamına gelir ki oldukça yüksektir. En sık yaşanan türler de yukarıda belirtildiği gibi ısrarlı mesaj/arama tacizi (%25), cinsel içerikli taciz (%12), kişisel verilerin izinsiz ele geçirilmesi (%12) ve sosyal medya linçi (%7) olarak tespit edilmiştir. Bu veriler ışığında, siber zorbalıkla mücadelenin ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır.

Mağdurlar İçin Yasal Süreç ve Haklar

Siber zorbalık mağdurları, yaşadıkları saldırıya karşı hem ceza hukuku hem de özel hukuk yollarıyla mücadele edebilirler. Bu süreçte dikkat edilmesi gereken bazı önemli adımlar ve haklar şunlardır:

1. Kanıtların Toplanması ve Güvenliğin Sağlanması: İlk olarak mağdur, maruz kaldığı zorbalıkla ilgili tüm delilleri toplamalıdır. Gelen tehdit veya hakaret içerikli mesajların ekran görüntülerini almak, e-postaları veya sosyal medya gönderilerini silmeden saklamak gerekir. Eğer mümkünse rahatsız edici iletişimi durdurmak için tacizciyi engellemek veya hesap ayarlarından filtrelemek düşünülebilir; ancak kanıt toplama tamamlanmadan engelleme yapılması, delillerin kaybolmasına yol açabilir. Bu nedenle, öncelikle deliller kayıt altına alınmalı, sonrasında failin mağdurla temas kurmasını engelleme adımları atılmalıdır. Gerekirse mağdur, kendi güvenliği için sosyal medya hesaplarını geçici olarak dondurmak veya gizliye almak gibi önlemler de alabilir. Bazı durumlarda dijital delillerin ileride inkar edilmesini önlemek için noter aracılığıyla e-tespit yoluna başvurulması da mümkündür (bir bilişim uzmanı ve noter huzurunda, ilgili web sayfasının içeriği tespit ettirilebilir). Nitekim bu yol, uygulamada sıkça başvurduğumuz güvenli delil oluşturma yöntemlerimizden biridir.

2. Suç Duyurusu (Resmî Makamlara Başvuru): Mağdur, delillerini toparladıktan sonra vakit kaybetmeden yetkili makamlara başvurmalıdır. Türkiye’de siber suçlar konusunda görevli merciler Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ve illerdeki siber suçlarla mücadele şube müdürlükleridir. Mağdur, bulunduğu yerin polis merkezine giderek veya doğrudan Cumhuriyet Savcılığı’na bir şikâyet dilekçesi vererek suç duyurusunda bulunabilir. Dilekçede olayın özetini, failin kimlik veya hesap bilgilerini (biliniyorsa) ve elindeki delilleri açıkça sunmalıdır. Şikâyet üzerine savcılık gerekli soruşturmayı başlatacaktır. Siber suçlarla mücadele birimleri, teknik imkânlarla failin IP adresi gibi dijital izlerini sürerek kimliğini tespit etmeye çalışır. Birçok vakada, sahte hesap arkasına gizlenen faillerin dahi IP takibi, servis sağlayıcı logları vb. yöntemlerle kimliği ortaya çıkarılabilmektedir. Burada önemli bir nokta, bazı suçların şikâyete tabi olduğudur: Örneğin hakaret suçunda mağdur 6 ay içinde şikâyet etmezse daha sonra dava açılamaz (TCK m.73) Dolayısıyla mağdurlar, yasal süreleri kaçırmamaya özen göstermelidir. Öte yandan şantaj gibi re’sen kovuşturulan suçlarda savcılık, şikâyet olmasa bile durumu öğrenirse soruşturma başlatabilir; ancak pratikte mağdurun aktif başvurusu etkin takibin olmazsa olmazıdır.

3. Erişimin Engellenmesi ve İçerik Kaldırma: Mağdurla ilgili zararlı içeriklerin internette yayılmasını önlemek amacıyla, erişim engelleme veya içeriğin kaldırılması için hukuki yollar kullanılabilir. 5651 sayılı Kanun kapsamında, mağdurun talebiyle “kişilik haklarının ihlali” gerekçesiyle Sulh Ceza Hakimliği’nden erişim engelleme kararı alınabilir. Özellikle hakaret, iftira veya özel hayatın gizliliğini ihlal eden sosyal medya paylaşımları, YouTube videoları, blog yazıları vb. içerikler için bu yöntem etkilidir. Hakim kararı çıktığında BTK, ilgili URL’ye Türkiye çapında erişimi engeller. Eğer mümkünse içerik tamamen de kaldırılabilir. Mağdur aynı zamanda doğrudan sosyal medya platformlarının kendi ihlal bildirimi araçlarını da kullanmalıdır. Örneğin Facebook, Instagram, Twitter gibi platformlar, kullanım koşullarını ihlal eden zorbalık içeriklerini şikâyet üzerine kaldırabilmektedir. Hatta Facebook ve Instagram’ın topluluk kuralları “nefret söylemi, tehdit, mahrem görüntülerin izinsiz paylaşımı” gibi olgulara karşı içerik silme ve hesap kapatma cezaları öngörür. BTK bünyesindeki İnternet İhbar Merkezi de (ihbarweb) halkın zararlı içerikleri bildirmesine imkân tanır. Mağdur veya yakınları, bu kanalları kullanarak içerik kaldırtma sürecini hızlandırabilirler. Unutulmamalıdır ki erişim engelleme kararları içerik kaldırma ile aynı şey değildir; engelleme, Türkiye’den erişimi kesse de içerik sunucudan silinmiş olmayabilir. Bu nedenle özellikle özel görüntülerin sızdığı durumlarda, asıl hedef ilgili içeriğin kaynağından tamamen silinmesini sağlamaktır.

4. Hukuki Tazminat ve Diğer Haklar: Siber zorbalık eylemleri mağdurun sadece ceza hukuku anlamında değil, özel hukuk anlamında da haklarını ihlal eder. Mağdur, yaşadığı manevi zararlar için manevi tazminat davası açma hakkına sahiptir. Türk Medeni Kanunu m.24 ve devamı ile Borçlar Kanunu m.58’e göre, bir kimsenin kişilik haklarına saldırı gerçekleştiğinde hakim, saldırıyı durdurmanın yanı sıra uğranılan manevi üzüntü ve elem nedeniyle uygun miktarda paranın mağdura ödenmesine karar verebilir. Örneğin internette itibarı zedelenen, hakkında asılsız dedikodular yayılan veya psikolojik travmaya uğrayan bir kişi, bu eylemi gerçekleştiren failden mahkeme yoluyla manevi tazminat talep edebilir. Tazminat miktarını mahkeme, saldırının ağırlığını ve mağdurun maruz kaldığı etkinin derecesini dikkate alarak takdir eder. Bazı durumlarda, eğer zorbalık mağdurun ticari itibarına zarar verdiyse maddi tazminat talepleri de gündeme gelebilir (örn. bir işletmeye sosyal medyada asılsız kötü yorum kampanyası yapılıp müşteri kaybettirilmesi gibi). Mağdurlar ayrıca düzeltme ve cevap hakkı gibi araçları da kullanabilirler; örneğin basın yoluyla bir iftiraya uğranmışsa tekzip metni yayınlatmak mümkündür.

5. Profesyonel Destek ve Danışmanlık: Siber zorbalıkla mücadelede uzman desteği almak çoğu zaman süreci kolaylaştırır. Bir bilişim hukuku avukatı veya siber suçlar avukatı, hem suç duyurusu hazırlanmasında hem de delillerin hukuka uygun şekilde sunulmasında önem arz edecektir. Avukat, müvekkilinin haklarını en etkin biçimde savunmak için ceza soruşturmasını takip eder, gerekirse koruma tedbirleri talep eder ve davayı sonuna kadar götürür. Aynı şekilde tazminat davası düşünüldüğünde de avukat desteği önem taşır. Hukuki desteğin yanı sıra, özellikle genç mağdurlar için psikolojik danışmanlık almak da gerekebilir. Okullardaki psikolojik danışmanlar veya uzman klinik psikologlar, siber zorbalık mağduru çocuk ve ergenlere bu travmayı atlatmada destek olabilir. Ailelerin de bu konuda bilinçli davranarak çocuklarına güven vermesi, gerekirse okul idaresiyle işbirliği yapması gerekir. Son olarak, hukuki süreç başlatıldığında mağdurlar sabırlı olmalı ve yasal sonucu beklemelidir. Adalet sisteminin yavaş işlemesi durumunda dahi failin cezasız kalmaması için süreci terk etmemek önemlidir.

Bu noktada adil yargılanma ilkesine de değinmek gerekir: Nasıl ki mağdurların hak arama özgürlüğü varsa, suç isnadıyla karşılaşan kişilerin de savunma hakları mevcuttur. Eğer bir kişi haksız yere siber zorbalıkla suçlanıyorsa, onun da masumiyetini ispat için delil sunma ve hukuki yardım alma hakkı vardır. Hukuk devleti ilkesi, her iki tarafın da iddia ve savunmalarını serbestçe ortaya koyabileceği bir süreci güvence altına alır.

Sonuç

Siber zorbalık, teknolojinin hayatımıza getirdiği en ciddi sorunlardan biridir ve hem bireysel düzeyde hem de toplumsal düzeyde ciddi zararlar doğurmaktadır. Bu makalede ele alındığı üzere, hukukumuzda her ne kadar “siber zorbalık” adıyla müstakil bir suç tanımlamamış olsa da bu kapsamda değerlendirilen fiilleri çeşitli ceza maddeleri altında yaptırıma bağlamış olup bu kapsamdaki eylemler cezasız kalmamaktadır. Hakaret, tehdit, şantaj, özel hayatın ihlali, Israrlı Takip, Kişisel verileri ele geçirme, yayma gibi birçok suç tipi, internet üzerinden işlendiğinde de aynı şekilde yaptırıma tabidir. Özellikle son yasal düzenlemeler, dijital mecralarda işlenen taciz ve takip fiillerine karşı caydırıcılığı artırmıştır. Dolayısıyla zorbalığa uğrayan mağdurların bilinçli olması ve haklarını araması, siber zorbalıkla mücadelenin en önemli adımlarındandır.

Ceza Avukatı Veya Siber Suçlar Avukatı Nasıl Bulunur?

İliniz sınırları içerisinde Ceza Hukuku alanında çalışmalar yürüten bir Ceza avukatı veya Siber suçlar avukatı arayışı içerisindeyseniz, T.B.B Baro levhasından ad ve soy ad ile sorgulama yapabilirsiniz. Fakat hangi avukatın hangi alanda çalışmalar yürüttüğü bilgileri Baro levhasında bulunmadığından, internet üzerinden daha detaylı bir araştırma yapmak bu konuda faydalı olabilir.

Banka hesaplarını başkalarına kullandırdığı için ceza yargılamasıyla karşı karşıya kalan kişiler açısından etkin ve doğru bir savunma hayati önem taşır. Bu kapsamda profesyonel bir Ceza Hukuku avukatından destek almak önemlidir. Bu konuda veya başkaca bir hususta profesyonel destek almak için de bizimle iletişime geçebilirsiniz. 

Bu makale ve içeriğindeki tüm yazılanlar, yazarın telif hakkı koruması altındadır ve yazarın yazılı izni olmaksızın bu makalenin herhangi bir bölümü, elektronik, mekanik, fotokopi, kayıt veya başka herhangi bir yöntemle kopyalanamaz, çoğaltılamaz, dağıtılamaz veya saklanamaz. İzin alınmadan yapılacak her türlü kullanım, telif hakkı ihlali sayılacak ve yasal işlem başlatılacaktır. İçerik yalnızca genel bilgilendirme amaçlıdır, hukuki danışmanlık yerine geçmez ve doğabilecek zararlardan yazar sorumlu tutulamaz.

Tüm hakları saklıdır. © 2025, Av. Buğra Topaktaş

Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Kopyalama Engeli Mevcuttur.