-
Pzt-Cum 09.00 - 18.30

İçindekiler
ToggleGiriş
Son yıllarda internet ve dijital bankacılığın hızla yaygınlaşmasıyla birlikte dolandırıcılık yöntemleri büyük bir çeşitlilik kazanmış, buna bağlı olarak suçtan mağdur olan kişi sayısı da ciddi şekilde artmıştır. Dolandırıcılar, mağduriyetine yol açtığı kişilerden temin ettikleri paraların izlerini kaybettirmek amacıyla başka kişilerin banka hesaplarını kullanarak transfer yapma, çekim yaptırma veya nakit teslim alma gibi karmaşık zincirler kurmaktadırlar. Bu zincirin en zayıf halkasını ise çoğu zaman bu suça konu eylemlerden bihaber olan aracı kişiler oluşturmaktadır. Aracılar, dolandırıcılarca masum görünen taleplerle kandırılmakta, suçun bir parçası haline getirilmekte ve farkında olmadan suç zincirine dahil edilmektedirler. Bu zincire dahil edilen mağdurlar sonrasında nitelikli dolandırıcılık, suç gelirlerini aklama, yasadışı bahis, vergi kaçakçılığı gibi suçlamalarla karşı karşıya kalabilmektedir. Biz de bu yazımızda, özellikle en çok karşılaştığımız nitelikli dolandırıcılık suçu yönünden bu kişilerin durumunu ceza hukuku kapsamında ele alacağız.
Banka Hesabını Başkasına Kullandırmak Nedir?
Bir banka hesabının başkasının kullanımına sunulması veya hesap kiralama, hesap sahibinin banka kartını, IBAN numarasını veya hesap erişimini başka bir kişiye vermesi anlamına gelir. Suç örgütleri ve dolandırıcılar, kendi kimliklerini gizlemek için başkalarının banka hesaplarını araç olarak kullanır. Bu sayede suçtan elde edilen paralar birkaç farklı hesap üzerinden geçirilerek izleri kaybettirilir. Hesap sahibi ise çoğu zaman neye alet olduğunu tam olarak bilmeden, “para taşıyıcısı” (para katırı) haline gelir. Basit bir işlem gibi görünen hesap kiralama veya kullandırma, hukuken oldukça riskli bir eylemdir ve gerçek hesap sahibi dışında birinin hesabı kullanması pek çok suçu tetikleyebilir.
Sahte iş ilanları, sosyal medya duyuruları veya tanıdık kişiler aracılığıyla kurulan güven ilişkisi sonucunda dolandırıcılar, hesap sahiplerini kandırarak kendi paralarını aktarmalarını sağlarlar. Örneğin dolandırıcı kişisi kendi banka hesaplarında bloke olduğunu, güvenilir bir yerden para geleceğini, hatta kendisine yardım ederse bir miktar da komisyon ödeyebileceğini mağdura beyan edip ikna ederek hesap bilgilerini alır ve bu hesaba çeşitli kişilerden para toplar. Bu paralar genellikle hileli yollarla elde edilmiş suç gelirleridir. Çok sayıda mağdurdan bu yöntemle para toplandığında, her bir şikayet için ayrı ceza soruşturmaları açılmakta ve hesap sahibi yıllarca süren davalarla uğraşmak zorunda kalabilmektedir. Kısacası, banka hesaplarını başkalarına kullandırmak, özellikle günümüzde yaygınlaşan bilişim yoluyla dolandırıcılık suçu zincirinin bir halkası olma riskini taşımaktadır.
Banka Hesabı Kiralama ve Hesap Kullandırma Arasındaki Fark
Banka hesabı kullandırma, bir bankadaki hesabın kullanım yetkisinin geçici olarak bir başkasına devredilmesi anlamına gelir. Bu durum genelde hesabın belirli bir ücret/komisyon karşılığında başkasına kullandırılması şeklinde gerçekleşir ve halk arasında “IBAN kiralama” olarak adlandırılır. Aralarındaki fark ise terminolojiktir; kiralama terimi, hesap sahibinin hesabını bilinçli şekilde para karşılığı başkasına açtığını vurgular. Hesap kullandırma ise genel bir kavram olup, hesap sahibinin hesabını herhangi bir şekilde (ücretli veya ücretsiz) başka bir kişinin kullanımına sunmasını ifade eder. Her iki durumda da sonuçta banka hesabı üzerindeki tasarruf hakkı geçici de olsa başkasına devredilmiş olur.
Hukuki açıdan hesap kiralama ile hesap kullandırma arasında önemli bir ayrım bulunmamaktadır. Her iki eylem de, eğer hesap suç işlemek için kullanılmışsa, hesap sahibini işlenen suça ortak (fail veya yardım eden) konumuna düşürebilecektir. Örneğin hesabınız dolandırıcılık faaliyetlerinde kullanıldıysa ve bu durumu bilerek veya olması gerektiği gibi bilmeyerek suça katkı sağladıysanız, nitelikli dolandırıcılık (TCK 158/1-f) kapsamında yargılanma riskiniz vardır. Bu suç tipinde ceza son derece ağır olup ciddi yaptırımları öngörülmüştür. Benzer şekilde hesabınız kara para aklama amacıyla kullanıldıysa 3–7 yıl arası hapis cezası; yasadışı bahis paralarının aktarılması için kullanıldıysa ayrıca 7258 sayılı kanun ( Futbol ve diğer spor müsabakalarında bahis ve şans oyunları düzenlenmesi hakkında kanun) kapsamında ek cezalar söz konusu olabilecektir. Kısacası, hesabınızı kiraya vermeniz veya kullandırmanız, hangi adla anılırsa anılsın, eğer suç işlenmesine olanak tanıyorsa ciddi hukuki sonuçlar doğurur.
Buna ek olarak, 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 15. maddesi özel bir yükümlülük getirmektedir. Kişi kendi adına fakat başkası hesabına bir bankacılık işlemi yapacaksa, bu durumu işlemi yapmadan önce yazılı olarak bankaya bildirmekle yükümlüdür. Aksi takdirde 6 aydan 1 yıla kadar hapis veya beş bin güne kadar adli para cezasına hükmedilebilir. Bu hüküm, hesabını başkasına kullandıran kişileri doğrudan ilgilendirmektedir. Dolayısıyla “ bu işlerden haberim yoktu, ben suça karışmadım” diyen biri bile, en azından bu bildirim yükümlülüğünü ihlalden cezai sorumlulukla karşılaşabilir. Dolayısıyla, hesabınızı hangi niyetle olursa olsun başkasına kullandırmak, çok yönlü yasal riskler barındıran tehlikeli bir davranıştır.
Son olarak ifade edelim ki, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçlamalarında, menfaat temini de mahkemelerce incelenen hususların başında gelmektedir.
Banka Hesabını Kullandırmanın Yol Açabileceği Başlıca Suçlar ve Cezai Sonuçları
Banka hesabını başkasına kullandıran bir kişi, Türk Ceza Kanunu (TCK) ve ilgili mevzuatlar uyarınca birçok farklı suçla karşı karşıya kalabilir. Bir eylemin hangi suça vücut verdiği, olayın niteliğine ve kişinin suç kastına (niyetine) bağlıdır. Başlıca suçlar ve cezaları:
- Nitelikli Dolandırıcılık (TCK 158): Dolandırıcılık suçu daha ağır koşullarda işlendiğinde nitelikli hale gelir. Özellikle bilişim sistemlerinin veya banka/kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık (TCK 158/1-f), banka hesabı kullandırma vakalarında devreye giren ilgili maddedir. Bu durumda ceza çok daha ağırdır: 3 yıldan 10 yıla kadar hapis ve 5.000 güne kadar adli para cezası söz konusudur.
-
Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama (TCK 282): Hesabınızı kullanan kişiler, uyuşturucu ticareti, yasa dışı bahis, fuhuş veya başka suçlardan elde ettikleri paraları aklamak için de sizin hesabınızı kullanmış olabilir. Bu durumda doğrudan dolandırıcılık olmasa bile, kara para aklama suçu gündeme gelir. Türk Ceza Kanunu 282. madde uyarınca suçtan elde edilen geliri aklayan kişi, 3 yıldan 7 yıla kadar hapis ve 20.000 güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
-
Bildirim Yükümlülüğünün İhlali (5549 Sayılı Kanun m.15): Türk hukukunda, başkası hesabına işlem yapan kişilere özel bir bildirim zorunluluğu getirilmiştir. 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 15. maddesine göre, “kendi adına, başkası hesabına” bir bankacılık işlemi yapacak kişi, bu durumu işlemden önce yazılı olarak banka yetkililerine bildirmek zorundadır. Hesap sahibi böyle bir bildirim yapmadan, hesabını fiilen bir başkasının yararına kullandırmışsa, bu ayrı bir suç teşkil eder. Cezası 6 aydan 1 yıla kadar hapis veya 5.000 güne kadar adli para cezasıdır. Birçok vakada, hesap sahipleri dolandırıcılık kastı olmadığını savunsalar bile, en azından bu bildirim yükümlülüğünü yerine getirmedikleri için cezai sorumluluktan kaçamazlar. Nitekim MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu) incelemelerinde hesabın yasa dışı işlemlerde kullanıldığının tespiti halinde, hesap sahibi hakkında doğrudan soruşturma açılmakta ve Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açılmaktadır. Dolayısıyla “bilmiyordum” demek, kanunen kurtarıcı olmamaktadır; bu noktada kanunu bilmemek mazeret sayılmamaktadır.
-
Suç Örgütüne Yardım Veya Üyelik (TCK 220): Hesap kiralama faaliyeti, eğer örgütlü bir suç şebekesinin parçası olarak yapıldıysa, tablo daha da ağırlaşır. Örneğin, hesabınız uluslararası bir dolandırıcılık veya kaçakçılık organizasyonunun parçası olarak kullanılmışsa, Türk Ceza Kanunu 220. madde gereği “örgüte üye olma” veya “örgüte bilerek isteyerek yardım etme” suçlarından da yargılanabilirsiniz. Bu durumda alacağınız cezalar dolandırıcılıkla sınırlı kalmaz; örgüt suçlarından ötürü de ek hapis cezaları söz konusu olur. Suç örgütlerine yardım suçu, koşullara göre 5 ila 10 yıl arası hapis cezası öngörebilmektedir. Özellikle terör finansmanı veya organize kara para aklama gibi konularda hesap sağlayanlar çok ciddi yaptırımlarla karşılaşır. Üstelik örgüt bağlantısı iddiasında, hesap sahibinin “örgütle irtibatım yoktu, bilmiyordum” savunması da yeterli olmayabilir; bunu ispatlamak durumunda kalır.
Yukarıdaki suçlar, birbirini dışlamayabilir. Somut olayın özelliklerine göre, bir hesap sahibine birden fazla suç isnat edilebilir. Ancak genellikle savcılık, eldeki delillere ve kastın varlığına göre en uygun suç tipini belirlemeye çalışır. Şu da unutulmamalıdır ki, ceza yargılamasında kastın varlığı belirleyicidir – yani kişi bilerek ve isteyerek suç işlemeye katılmış mı, yoksa tamamen habersiz biçimde mi suça alet edilmiştir, bu durumun çözümlenmesi doğrudan yargılama sonucunda etki etmektedir.
Banka Hesaplarının Kullanılarak Nitelikli Dolandırıcılık Suçunun İşlenmesi
Uygulamada en çok karşılaştığımız durum, banka hesaplarını başkalarına kullandıran kişilerin karşı karşıya kaldığı nitelikli dolandırıcılık isnadıdır. Nitelikli dolandırıcılık suçu, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 158. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre dolandırıcılık, hileli davranışlarla mağduru aldatıp kendisine veya başkasına maddi yarar sağlayarak mağdurun zararına bir haksız çıkar elde etme fiilidir. Nitelikli halleri ise hileli davranışın belirli faktörlerle desteklenerek işlendiği durumlardır. Örneğin, dini inanç ve duyguların istismar edilmesi, mağdurun içinde bulunduğu zor durumdan yararlanılması, bilişim sistemlerinin veya bankaların araç olarak kullanılması nitelikli dolandırıcılık kapsamına girer. TCK 158/1-f bendi, “bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle” işlenen dolandırıcılığı ağırlaştırılmış nitelikli dolandırıcılık sayar. Nitelikli dolandırıcılık cezası 3 yıldan 10 yıla kadar hapis ve 5.000 güne kadar adli para cezasıdır. Özetle, nitelikli dolandırıcılık, TCK 158’de sayılan özelliklerle işlenmiş hileli bir dolandırıcılık eylemidir. Banka hesaplarını dolandırıcılara kiralayan veya kullanımına izin veren kimseler, farkında olmadan suç aracılık etmiş olabilirler, nitekim günümüzde bu şekilde ağır ceza mahkemelerinde yargılanan kişilerin sayısı bir hayli fazladır.
Örneğin, bir dolandırıcı internetten sahte ilan vererek mağdurdan kapara göndermesini talep eder ve bu parayı başka bir kişinin banka hesabına gönderilmesini sağlarsa, o hesabın sahibi dolandırıcılığın icrasına aracılık etmiş sayılır. Bu durumda hesap sahibinin, hesabını kullanıma açarak dolandırıcılığa yardımcı olduğu, dolayısıyla haksız menfaat sağlamak amacıyla hareket ettiği kabul edilebilir. Yargıtay uygulamasında bu gibi durumlarda “hesap sahibinin dolandırıcılık kastının bulunup bulunmadığını” dikkate alarak suçun oluşup oluşmadığını değerlendirilmektedir. Ancak uygulamada çoğu zaman, banka hesabını kullandıran kişinin de suç gelirinden pay aldığı veya dolandırıcılık kastıyla hareket ettiği varsayıldığından, şüpheli kişi nitelikli dolandırıcılık suçundan yargılanabilir. Burada kişilerin, suç işleme yönünde kastlarının olmadığını ispat etmeleri gerekmektedir.
“..sanık …’in sanık … dışında tanıdığı kişilerden de benzer bahanelerle hesap ve kart bilgilerini aldığının ve bu kişiler gibi sanık …’in de …’le tanışıklığından dolayı duydukları güvenle hesap ve kart bilgilerini paylaştığının anlaşılması karşısında, sanığın diğer sanıkların eylemlerine iştirak ettiğine dair cezalandırılmasına yeterli kesin, inandırıcı ve her türlü şüpheden uzak delil bulunmadığı gözetilmeden, beraatı yerine mahkûmiyetine hükmedilmesi hukuka aykırıdır..” (11. CEZA DAİRESİ Esas : 2021/16966 Karar : 2024/7470 Karar Tarihi :04.06.2024)
- Yukarıdaki Yargıtay Ceza Dairesi kararından anlaşılacağı üzere suç kastı bulunmadan, dolandırıcılara duyulan güvenden kaynaklı hesapların kullandırılması gibi durumlarda iştirak iradesinin bulunmadığı kabul edilmiş ve bu durumdaki kişilerin mahkumiyetine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu ifade edilmiştir.
“…iyi derecede İngilizce bilen bir eleman aradıklarını söyleyerek iş teklifinde bulundukları hükümlünün, öğrenci olması nedeniyle harçlığını çıkarmak için bu teklifi kabul ettiği ve 08.09.2005 tarihinde Rusya devletinde bulunan bu kişilerin hükümlünün hesabına katılanın hesabından para havale ettikleri ve bu parayı… aracılığıyla göndermesini istedikleri, hükümlünün de hesabına gönderilen parayı belli bir komisyon karşılığında bu şahıslara havale ettiğinin anlaşılması karşısında, hükümlü hakkında, savunmasının aksine suç kastı ile hareket ettiğine dair mahkumiyetine yeterli delil bulunmadığından atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.(Yargıtay 8. Ceza Dairesi 30.04.2025 T. 2024/24160 E. 2025/3482 K.)
Sonuç olarak, banka hesaplarını başkasına kullandırmak gibi eylemler nitelikli dolandırıcılık suçunun işlenmesine zemin hazırlayabilir ve ağır cezai sorumluluk doğurabilir. Özellikle hesap sahibinin bu eylemde kastının bulunup bulunmadığı yargılama sürecinde kritik öneme sahiptir. Yargıtay kararları, dolandırıcılara güvenip hesap bilgilerini veren veya komisyon karşılığı hesap kullandıran kişilerin suç kastının bulunmadığı hallerde beraat kararı verilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu nedenle, bu gibi durumlarla karşılaşan kişilerin hukuki destek alarak cezai süreçte kendilerini en iyi şekilde savunmaları son derece önemlidir.
Kastın Belirlenmesi ve “Bilmiyordum” Savunması
Dolandırıcılık suçunun temel unsuru manevi unsur yani kasttır; suçun fail tarafından bilerek ve isteyerek işlenmesi gerekir. Türk Ceza Kanunu’na göre dolandırıcılık suçunun oluşması için failin, hileli hareketlerle mağduru zarara uğratması ve bu şekilde kendisine veya bir başkasına haksız bir menfaat sağlaması gerekmektedir. Bu bağlamda, banka hesaplarını başkasına kullandıran veya para transferlerine aracılık eden kişilerin suç kastının varlığı öncelikli olarak incelenir.
Örneğin, bir kişi “hesaplarımı kullandırdım ama dolandırıcılık yapıldığını bilmiyordum ” şeklinde savunma yapabilir. Ancak bu savunma dosyadaki diğer delillerle birlikte değerlendirir. Kişinin gerçekten suça konu eylemleri bilip bilmediği veya bilmesi gerekmediği, bilmesinin mümkün olmadığı hususunda makul bir mazereti olup olmadığı araştırılır. Kişi gerçekten paranın kaynağını bilmeden transferlerde bulunmuşsa ya da makul bir mazereti varsa, suç kastı bulunmadığından, cezai sorumluluktan kurtulması mümkün olabilmektedir. Yukarıda detaylı izah ettiğimiz üzere Yargıtay kararlarında da bu yönde örnekler mevcuttur.
Mahkemelerce incelenen başlıca durumlar;
-
Banka hesap hareketleri: Paranın kaynağı, transfer edilen hesaplar, işlemlerin sıklığı ve tutarları.
- Kişinin aynı konuda soruşturma geçmişi: Kişinin benzer olaylara daha önce karışıp karışmadığı ve bu konuda soruşturma geçmişi.
-
Yazışmalar (SMS, WhatsApp, e-mail): Hesap sahibinin dolandırıcılarla iletişimi ve suç kastı olup olmadığını ortaya koyan yazışmalar, deliller.
-
Tanık ifadeleri: Hesap sahibinin çevresi, arkadaşları veya ailesinin, kişinin dolandırıcılıktan haberdar olup olmadığına dair bilgileri ve beyanları.
-
Bilirkişi raporları: Hesap hareketleri, para çekimleri, ATM görüntüleri gibi delillerin detaylı incelenmesiyle hazırlanan raporlar.
Bu hususlar mahkemelerce incelenmektedir. Fakat önemle ifade ettiğimiz üzere Yargıtay, hesaplarını kullandıran kişilerin cezalandırılması için kast unsurunun açıkça ortaya konulmasını zorunlu tutmaktadır. Mahkemeler, kişinin şüpheli transferleri fark edip etmediğini, makul bir kişinin göstermesi gereken özeni gösterip göstermediğini ve transferlerden elde edilen herhangi bir menfaat olup olmadığını değerlendirmektedir. Dolayısıyla nitelikli dolandırıcılık suçlamasıyla karşı karşıya kalan kişilerin derhal bu konuda tecrübeli bir ceza avukatına başvurmaları ve profesyonel hukuki destek almaları, kendilerini etkin savunabilmeleri açısından büyük önem taşımaktadır.
Banka Hesabı Kullandırma – Etkin Pişmanlık
Ceza hukukumuzda etkin pişmanlık, suça karışan kişilerin belirli bir aşamada gönüllü olarak suçtan vazgeçip yetkililere yardım etmeleri halinde cezadan indirim veya bazen cezasızlık sağlayan bir hukuki imkandır. Banka hesabını kullandırma eylemlerinden kaynaklanan suçlar açısından da etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilir. Şöyle ki, eğer bir kişi hesabını başkasına kullandırdığını fark ettikten sonra bu durumu yetkili mercilere kendisi bildirirse veya suça devam etmeyi reddedip işbirliğinden vazgeçerse, hakkında ya hiç dava açılmayabilir ya da verilecek cezada önemli indirim yapılabilir. Nitekim TCK m.168 ve ilgili mevzuat uyarınca, dolandırıcılık ve benzeri malvarlığına karşı suçlarda failin mağdurun zararını karşılaması, suçu ortaya çıkarması veya teslim olması gibi etkin pişmanlık davranışları cezada ciddi indirim sebebidir. Bu kapsamda, hesabını kullandırdığını erken aşamada itiraf eden ve suçun aydınlatılmasına katkı sunan bir kişi, yargılama sonunda hiç ceza almadan kurtulma ya da daha hafif bir ceza ile karşılaşma imkanına kavuşmaktadır.
Önemle ifade etmek isteriz ki, zarar giderme dahil gösterilen etkin pişmanlık, asla suçu ikrar anlamına gelmeyecektir.
Elbette etkin pişmanlıktan faydalanabilmek için zamanlama ve işbirliği düzeyi kritiktir. Örneğin, hesabınızdan geçen şüpheli işlemleri ilk fark ettiğiniz anda derhal bankaya ve savcılığa bildirmeniz, kendi rızanızla süreci durdurmanız etkin pişmanlık açısından lehinize olacaktır. Buna karşılık, hakkınızda soruşturma başladıktan ve deliller toplandıktan çok sonra pişmanlık göstermeniz, indirim imkanını azaltabilir. Dolayısıyla gerçekten iyi niyetli olup kandırıldığını düşünen kişilerin bu durumu ortaya koyacak şekilde en baştan aktif pişmanlık göstermeleri ve hukuki süreçte bunu ispatlamaları çok önemlidir. Bu süreçte bir ceza hukukçusundan profesyonel destek almak, etkin pişmanlık taleplerinin doğru zamanda sunulması ve savunmanın etkin yapılması bakımından faydalı olacaktır.
SONUÇ
Sonuç olarak banka hesaplarını başkalarına kullandırmak veya kiralamak, hukuken son derece tehlikeli bir davranıştır. İyi niyetle yapılsa dahi, sonuçları itibarıyla hesap sahiplerini nitelikli dolandırıcılık, kara para aklama, örgüt üyeliği gibi ağır suçların sanığı haline getirebilir. Türk Ceza Kanunu ve ilgili mevzuat bu eylemi doğrudan veya dolaylı biçimde cezalandıran hükümler içermektedir. Üniversite öğrencisinden ev hanımına kadar pek çok kişi, basit bir ek gelir ümidiyle girdiği bu yolda 3 yıldan 10 yıla varan hapis cezalarıyla ve ağır para cezalarıyla karşılaşabilmektedir. Üstelik, ceza alınmasa bile kişi, ciddi vergi borçları ve idari yaptırımlarla da karşı karşıya gelebilmektedir.
Bu konuda en önemli husus, izah ettiğimiz üzere kişinin suç kastının olup olmadığıdır. Eğer kişinin suç kastı yoksa, doğru savunmalar yapıldığı taktirde cezai sorumluluktan kurtulması mümkün olabilmektedir. Eğer böyle bir mağduriyet yaşadıysanız, vakit kaybetmeden profesyonel yardım alarak durumunuzu açıklığa kavuşturmanız gerekir. Son yıllarda yargı mercileri de bu konuda artan mağduriyetleri dikkate alarak, masum hesap sahiplerini koruyan bir yaklaşımı benimsediğini söylemek mümkündür. Ancak bunun fiiliyata yansıması, etkili bir savunma ile mümkün olacaktır. Ceza hukukunda suçlar şahsidir; hiç kimse işlemediği bir suçtan ceza alamaz.
Unutmayın: Banka hesabınızı her ne sebeple olursa olsun asla bir başkasına kullandırmayın. Kaynağını ve gönderenini bilmediğiniz kimselerle para transferinde bulunmayın. Banka hesaplarını kullandıran kişilerin cezai sorumluluğu konusunda bilinçli olmak ve bu tuzağa hiç düşmemek en sağlıklısıdır; ancak mağdur olduysanız da hukukun size sunduğu savunma hakkını etkili bir şekilde kullanmalısınız.
Konuyla İlgili Sıkça Sorulan Sorular
Banka hesabını başkasına kullandırmak suç mu?
Evet, bankaya bildirim yapmadan hesabınızı başkasının yararına kullandırmak Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun (5549/15. md.) uyarınca 6 ay – 1 yıl hapis veya 5.000 güne kadar adli para cezası gerektirir. Ayrıca, bu hesap dolandırıcılık, yasa dışı bahis, uyuşturucu gibi yasadışı faaliyetlerde kullanıldıysa nitelikli dolandırıcılık (TCK 158/1‑f) veya kara para aklama (TCK 282) gibi daha ağır suçlarla da yargılanabilirsiniz.
“Hesaplarımla Suç İşlendiğini Bilmiyordum” Savunması Yeterli Olur Mu?
Hayır, “bilmiyordum” savunması tek başına yeterli bir savunma olmaz. Mahkemeler, kastın varlığını araştırırken şu unsurlara bakar:
-
Paranın kaynağı ve transfer sıklığı,
-
Telefon/sms/WhatsApp yazışmaları,
-
Tanık beyanları ve bilirkişi raporları
Yargıtay uygulamasına göre, somut delillerle suç kastı ispat edilemezse, yani kişi kasıtlı bir şekilde suça ortak değilse cezai sorumluluktan kurtulabilecektir.
Banka hesabı kullanıldıktan sonra bildirsem ceza alır mıyım?
Ne yazık ki hayır, 5549 sayılı Kanun’a göre, hesap başkasına kullandırılmadan önce bankaya yazılı bildirimde bulunmak gereklidir. işlem yapıldıktan sonra yapılan bildirim suçun oluşmasını engellemez, ancak bu durum muhtemel ceza yargılamasında masumiyete ilişkin savunma argümanı olabilecektir.
Banka Hesaplarımı Bir Başkası Kullandığında Ne Yapmalıyım?
Eğer banka hesabınızı başkalarına kullandırdığınız için bir ceza soruşturmasıyla karşı karşıya kaldıysanız veya hesabınızın dolandırıcılıkta kullanıldığını fark ettiyseniz, ilk olarak paniğe kapılmadan ve vakit kaybetmeden profesyonel bir ceza avukatına başvurmanız gerekmektedir. zira süreç boyunca yapılacak her yanlış beyan ileride aleyhinize kullanılabilir. Sonrasında derhal bankanızla iletişime geçerek hesabınızın işlemlere kapatılmasını talep etmeli ve sonrasında bulunduğunuz yerdeki kolluk birimlerine veya savcılık makamına başvurarak ihbarda bulunmalısınız.
Hesap kiralama ilanı gördüm, kabul edersem ne olur?
Sosyal medyada veya internet sitelerinde sıklıkla yer alan hesap kiralamaya ilişkin ilanlara kesinlikle itibar edilmemelidir. Bu ilanların neredeyse tamamı dolandırıcılık ve yasa dışı bahis organizasyonları tarafından verilmektedir. Banka hesabınızı bu şekilde kullandırmanız halinde nitelikli dolandırıcılık, kara para aklama ve bildirim yükümlülüğünün ihlali suçlarından 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ve yüksek adli para cezalarıyla karşı karşıya kalabilirsiniz.
Banka hesabı kullandırma suçu davaları hangi mahkemede görülür?
Banka hesabını kullandırma eylemi, nitelikli dolandırıcılık suçu kapsamında değerlendirildiğinde Ağır Ceza Mahkemesi‘nde görülmektedir. Özellikle TCK 158 kapsamında yargılanan kişiler ağır ceza yargılamasına tabi olur ve daha yüksek ceza tehdidi ile karşı karşıya kalırlar.
Banka hesabı kullandırma suçu davalarında görevli mahkeme neresidir?
Eğer banka hesaplarını kullandırma eylemi, nitelikli dolandırıcılık suçuna sebebiyet vermişse, soruşturmayı yürüten savcılığın bulunduğu yerdeki Ağır ceza mahkemesinde dava görülür.
Dolandırıcıyı tanıyorsam ama olayın dolandırıcılık olduğunu bilmiyorsam yine sorumlu olur muyum?
Eğer dolandırıcıyla kişisel bir ilişkiniz varsa ve hesabınızı bilerek kullanmasına izin verdiyseniz, bu durum aleyhinize güçlü bir delildir. Fakat olayın dolandırıcılık olduğunu bilmediğinizi, dolandırıcının sizi de aldattığını somut delillerle ispat ederseniz cezai sorumluluktan kurtulabilirsiniz. Önemle ifade edelim ki sürecin mutlaka uzman bir ceza avukatının yönlendirmesiyle yapılması mutlak faydanıza olacaktır.
Ceza Avukatı Nasıl Bulunur?
İliniz sınırları içerisinde Ceza Hukuku alanında çalışmalar yürüten bir Ceza avukatı arayışı içerisindeyseniz, T.B.B Baro levhasından ad ve soy ad ile sorgulama yapabilirsiniz. Fakat hangi avukatın hangi alanda çalışmalar yürüttüğü bilgileri Baro levhasında bulunmadığından, internet üzerinden daha detaylı bir araştırma yapmak bu konuda faydalı olabilir.
Banka hesaplarını başkalarına kullandırdığı için ceza yargılamasıyla karşı karşıya kalan kişiler açısından etkin ve doğru bir savunma hayati önem taşır. Bu kapsamda profesyonel bir Ceza Hukuku avukatından destek almak önemlidir. Bu konuda veya başkaca bir hususta profesyonel destek almak için de bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Bu makale ve içeriğindeki tüm yazılanlar, yazarın telif hakkı koruması altındadır ve yazarın yazılı izni olmaksızın bu makalenin herhangi bir bölümü, elektronik, mekanik, fotokopi, kayıt veya başka herhangi bir yöntemle kopyalanamaz, çoğaltılamaz, dağıtılamaz veya saklanamaz. İzin alınmadan yapılacak her türlü kullanım, telif hakkı ihlali sayılacak ve yasal işlem başlatılacaktır. İçerik yalnızca genel bilgilendirme amaçlıdır, hukuki danışmanlık yerine geçmez ve doğabilecek zararlardan yazar sorumlu tutulamaz.
Tüm hakları saklıdır. © 2025, Av. Buğra Topaktaş