- Pzt-Cum 09.00 - 18.30
İçindekiler
ToggleGiriş
Ayıplı mal, tüketiciye teslim edildiğinde sözleşmeye, ilana veya reklamlarda belirtilen niteliklere uygun olmayan ürünlere denmektedir. Bir ürünün ayıplı sayılabilmesi için teslim anında kararlaştırılan model veya örneğe uymaması, tanıtımında belirtilen özellikleri taşımaması veya tüketicinin makul beklediği faydayı sunmaması yeterli kabul edilmektedir. Bu durumda satıcı, sözleşmeye uygun olmayan malı teslim ettiği için sorumlu tutulmakta ve tüketici, kanundan doğan haklarını kullanabilmektedir. Tüketici hakları kapsamında ayıplı çıkan mallarda tüketiciye iade, değişim, onarım ve bedel indirimi gibi çeşitli seçimlik haklar tanınmıştır. Aşağıda ayıplı malın tanımı, tüketicinin bu durumdaki hakları, satıcının sorumluluğu, tazminat talepleri ve genel olarak uygulamadaki süreçler detaylıca ele alınmıştır.
Ayıplı Mal Nedir?
Ayıplı mal, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’na göre teslim anında satış sözleşmesine uygun olmayan maldır. Örneğin; ürünün ambalajı, etiket bilgisi, tanıtımı veya kullanım kılavuzunda belirtilen özellikleri taşımaması, satıcı tarafından bildirilen veya yasal teknik düzenlemedeki niteliklere aykırı olması, tüketicinin makul beklentilerinin altında performans veya kalite sunması durumlarında ürün ayıplı kabul edilmektedir. Ayrıca sözleşmede belirtilen süre içinde teslim edilmeyen ürünler ile montajı yanlış yapılan ürünler de “sözleşmeye aykırı ifa” kapsamında değerlendirilerek ayıplı mal niteliği taşıyabilmektedir.
Ürünün ayıplı olmaması durumunda normal şartlarda cayma hakkının bitiminden itibaren iade veya değişim hakkı doğmamaktadır; Satıcı malda ayıp bulunmadığı sürece iade kabul etmekle yükümlü değildir.
Ayıplı Mal Ve Ayıplı Hizmet
Ayıplı mal, satılan ürünün sözleşmede belirtilen niteliklere sahip olmaması veya kullanıcının makul beklentilerini karşılamaması durumunda gündeme gelir. Örneğin su geçirmez olduğu belirtilen bir montun kısa sürede su alması bir ayıplı mal örneğidir.
Ayıplı hizmet ise verilen hizmetin sözleşmeye, mesleki standartlara veya tüketicinin makul beklentilerine uygun şekilde ifa edilmemesidir. Örneğin bir tadilat firmasının eksik veya kusurlu işçilik çıkarması veya bir otelin taahhüt ettiği koşulları sağlayamaması ayıplı hizmet sayılır.
Açık Ayıp ve Gizli Ayıp Arasındaki Farklar
Ayıp, malın veya eserin sözleşmede kararlaştırılan veya dürüstlük kuralına göre taşıması gereken nitelikleri taşımaması, değerini veya kullanım amacını ortadan kaldıran ya da önemli ölçüde azaltan eksiklikler olarak tanımlanır.
Açık ayıp, tüketicinin malı teslim aldığı anda makul bir inceleme ile hemen fark edebileceği ayıplardır. Örneğin bir mobilyada çizik, kırık veya bir televizyon ekranında bariz bir çatlak, açık ayıptır. Tüketici açık ayıpları derhal satıcıya bildirmeli ve seçimlik haklarını kullanmalıdır. Ayrıca tüketicinin, sözleşmenin kurulduğu tarihte ayıptan haberdar olduğu veya haberdar olmasının kendisinden beklendiği hâllerde, sözleşmeye aykırılık söz konusu olmaz. Bunların dışındaki ayıplara karşı tüketicinin seçimlik hakları saklıdır.
Gizli ayıp ise malın tesliminde hemen fark edilemeyen, kullanım sırasında ortaya çıkan kusurlardır. Örneğin, bir arabanın motorundaki ciddi bir üretim hatası ancak uzun süre kullanım sonrası kendini gösterebilir. Bu durumda tüketici zaman geçirmeden, makul süre içerisinde satıcıya yazılı bildirimde bulunmalıdır.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi (2016/30087 – 2019/12650): Ayıbın açık mı yoksa gizli mi olduğunun belirlenmesinde “ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisi” dikkate alınır.”
Ayıbın Satıcıya Bildirilmesinde İhbar Süreleri
Mahkemeler, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığına ilişkin tespitlerini yaparken öncelikle uyuşmazlığın niteliğini ve tarafların kimler olduğunu dikkate almaktadır. Zira ayıp ihbarına ilişkin süreler, tarafların tacir veya tüketici olup olmamalarına göre farklılık gösterir.
Ticari Satışlarda İhbar Ve Zamanaşımı Süreleri
Ticari satışlarda, yani alıcının da satıcının da tacir olduğu satışlarda 6098 Sayılı TBK ve 6102 Sayılı TTK birlikte uygulama alanı bulmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 219. maddesinde “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” denilmektedir.
Ticari satımlarda muayene ve ihbar külfeti TTK 23/1.c maddede düzenlenmiştir. Bu hükme göre “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür.
Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. ” Ancak ayıp ihbarının bu süre içinde satıcıya ulaşması şart değildir. Bu süre içinde satıcıya ulaşmasa bile alıcı haklarını korumuş olur. TTK 23/1.c maddede gizli ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde Borçlar Kanunun 223. maddesinin uygulanacağı belirtilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 223. Maddesine göre; alıcının, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorunda olduğu, alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal etmesi halinde, satılanı kabul etmiş sayılacağı, ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hükmün uygulanmayacağı, Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmesi gerektiği; bildirmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir.,
Dolayısıyla, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya bildirmeye mecburdur. Malın ayıplı olduğu açıkça belli değilse (örtülü ayıp), alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, durumu bu süre içerisinde satıcıya bildirmeye mecburdur. Ayıbı bildirmedeki zamanaşımı süresi borçlar kanununca belirlenmiş olup zamanaşımı süresi 2 yıldır. Fakat tespit olunan ayıpta satıcının ağır kusuru veya hilesi var ise zamanaşımı süresi ortadan kalkacaktır.
Ayrıca TTK gereğince tacirler arasındaki, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.
Tüketici İşlemlerinde İhbar Ve Zamanaşımı Süreleri
6502 Sayılı Tüketici Kanununa göre ayıplı malda tüketicinin seçimlik haklarından faydalanabilmesi için, ayıbı belirli bir süre içinde ihbar etmesi yükümlülüğü bulunmamaktadır. Mülga 4077 sayılı TKHK’nın 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre, tüketici malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüydü ancak bu düzenleme, 6502 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle ortadan kalkmıştır. Tüketici ayıbı tespit ettiği sürece zamanaşımı süresi (taşınır mallarda 2 yıl, taşınmaz mallarda 5 yıl) içinde seçimlik haklarını kullanabilir. Bununla birlikte gizli ayıplarda ise ayıbın derhal (Yargıtay yerleşik uygulamasında makul süre) satıcıya bildirilmesi gerektiği kabul edilmektedir.
Bununla birlikte TKHK m. 10/1 hükmü gereği, teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edilir ve bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi (2023/1285 – 2023/3384): “6502 sayılı Kanun’un gerekçesinde açıkça vurgulandığı üzere, ayıplı malda tüketicinin seçimlik haklarından faydalanabilmesi için, ayıbı belirli bir süre içinde ihbar etmesi yükümlülüğü kaldırılmıştır.” Ancak “tüketicinin seçimlik haklarından birini kullandığı yönünde satıcıya her halükarda bildirimde bulunması gereğinin olması” vurgulanmıştır.
Bir Mal Hangi Nedenlerden Ayıplı Sayılır?
Bir malın ayıplı sayılabilmesi için, malın sözleşmede belirtilen nitelikleri taşımaması, teknik standartlara aykırı olması, eksik montaj yapılması ya da montaj talimatlarındaki hatalardan kaynaklanan uyumsuzlukların bulunması, imalat hatalı olması, içindeki suyu sızdırması, kullanılmaz durumda bulunması ve can güvenliği açısından tehlikeli olması vb. örneklerle çoğaltılabilecek durumların bulunması yeterlidir.
Öte yandan bir ürünün ayıplı kabul edilebilmesi için, ayıbın malın teslim anında mevcut olması veya her ne kadar sonradan ortaya çıksa da teslim anında var olduğu kabul edilebilecek nitelikte bulunması şarttır. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 10. maddesi uyarınca, malın tesliminden itibaren ilk altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim anında mevcut olduğu yasal karine olarak kabul edilir. Bu dönemde ortaya çıkan ayıplarda, malın ayıplı olmadığını ispat yükü satıcıya aittir. Satıcı, malın ayıpsız teslim edildiğini ispat edemediği takdirde, tüketici seçimlik haklarını kullanabilir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi (2016/16966 – 2017/12971): “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. (TBK’nun 219.md.)”
Ayıplı Malda Satıcı, Üretici, İthalatçı Sorumluluğu
Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) Ayıptan sorumluluk başlıklı 219. maddesine göre satıcı alıcıya karşı, herhangi bir şekilde bildirdiği niteliklerin satılan malda bulunmamasından sorumlu olduğu gibi, niteliği veya niteliği etkileyen, niceliğine aykırı olan, kullanım amacı açısından malın değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumludur.
Dolayısıyla satıcı, tüketiciye sunduğu malı sözleşmede belirtilen özelliklere ve ürünü tanıtımlara uygun şekilde teslim etmekle yükümlüdür. Malın ayıplı çıkması halinde satıcı bu ayıptan doğrudan sorumlu olur. Satıcının sorumluluktan kurtulabilmesi için, ayıbın tüketicinin kullanım hatasından veya malın doğası gereği ortaya çıkan bir sebepten kaynaklandığını ispat etmesi gerekir.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca, satıcı yalnızca garanti belgesinde öngörülen şartlara değil; ayrıca reklam ve tanıtımlarda verilen taahhütlere de bağlıdır. Dolayısıyla satıcı, tanıtımlarda vaat edilen niteliklerin eksik olması durumunda “ayıbı bilmediğini” ileri sürerek sorumluluktan kaçınamaz; Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese dahi ayıptan sorumludur.
Öte yandan ayıplı maldan sorumlulukta birincil sorumlu satıcıdır. Bunun temel nedeni, alıcı ile doğrudan bir sözleşme ilişkisi içinde olmasıdır. Dolayısıyla alıcının seçimlik haklarını kullanmasından sorumlu olan satıcıdır. Fakat alıcı, ayıplı malın ücretsiz onarımını veya ayıpsız misli ile değiştirilmesini isteme haklarını doğrudan üretici veya ithalatçıya karşı kullanabilecektir. Üretici veya ithalatçı, malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat ettiği takdirde sorumlu tutulmaz.
Ayıplı Çıkan Malda Tüketicilerin Hakları: İade, Değişim, İndirim, Onarım
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 11. maddesi uyarınca, tüketiciler ayıplı bir ürünle karşılaştıklarında dört temel seçimlik haktan birini kullanma hakkına sahiptir. Bu haklar şunlardır:
Satılanı Geri Vermeye Hazır Olduğunu Bildirerek Sözleşmeden Dönme
Tüketici, ayıplı malı iade ederek satış sözleşmesinden dönebilir ve ödediği satış bedelinin tamamının kendisine iade edilmesini talep edebilir. Burada ürün satıcıya iade edildiği anda satıcı da ürünün bedelini alıcıya ödemekle mükelleftir. Alınacak bedel yönünden faiz ürünün iadesi ile başlamaktadır.
Satış Bedelinden İndirim Talebi
Tüketici, ürünü elinde tutmayı tercih ederek ayıp oranında satış bedelinden indirim talep edebilir. Bu durumda malı mevcut kusuru göz önünde bulundurularak daha düşük bir bedelle satın alınmış olacaktır. Uygulamada, ayıplı olduğu fakat bu ayıbın ürünün misliyle değiştirilmesini gerektirmeyecek ölçüde kabul edildiği durumlarda uygulanmaktadır.
Ücretsiz Onarım Talebi
Ürün onarılabilir nitelikteyse, tüketici malın ücretsiz olarak tamir edilmesini talep edebilir. Onarıma ilişkin tüm masraflar satıcı tarafından karşılanır.
Malın Ayıpsız Misliyle Değiştirilmesi Talebi
Eğer mümkünse tüketici ayıplı ürünün aynı türde, aynı özelliklerde ve ayıpsız bir yenisiyle değiştirilmesini isteyebilir. Bu hak, özellikle ayıbın giderilmesinin mümkün veya işlevsel olmaması durumlarında kullanılabilir.
Tüketici bu dört seçimlik haktan dilediğini tercih etmekte tamamen özgürdür. Satıcı ise tüketicinin seçtiği hakkı gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür. Ödeme iadesi veya bedel indirimi halinde ilgili tutarın derhal ve eksiksiz şekilde tüketiciye ödenmesi gerekir. Ayrıca seçilen hakkın uygulanması için gerekli tüm masraflar (kargo, montaj, sökme, taşıma gibi) satıcıya veya işlemi gerçekleştiren ilgili kuruluşa aittir.
Bunun yanı sıra ayıplı mal nedeniyle tüketicinin başka bir zarara uğraması halinde yalnızca seçimlik haklardan biriyle yetinilmesi gerekmez; Tüketici aynı zamanda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümlerine dayanarak maddi ve manevi tazminat talebinde de bulunabilir. Örneğin, satılan bir ürünün arızalanarak yangına sebebiyet vermesi durumunda yalnızca ürün bedelinin iadesi değil evde meydana gelen maddi zararların da ayrıca tazmini istenebilir.
Özetle, ayıplı ürün durumunda tüketici; ürünün iadesi, ücretsiz onarımı, bedel indirimi ya da ayıpsız misliyle değiştirilmesi haklarından birini kullanarak, doğrudan satıcıdan veya diğer sorumlulardan gereğini talep edebilecek ve ayrıca uğradığı tüm zararların giderilmesini de isteyebilecektir.
Ayıplı Malda Tüketici Hakem Heyetine Başvuru Süreci
Ayıplı bir mal alan ve satıcı ile uzlaşamayan tüketiciler zararlarını gidermek maksadıyla Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurabilirler. Tüketici Hakem Heyetleri 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında, tüketici işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda görevli ilk merci konumundadır.
Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurabilmek için mevcut bir tüketici işlemi olmalıdır. (Taraflardan birinin mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinmesi gerekir.)
Ayrıca uyuşmazlık tutarı, her yıl ilan edilen parasal sınırın altında olmalıdır. 2025 yılı için bu sınır 149.00 TL olarak belirlenmiştir. Bu miktarın altındaki tüm uyuşmazlıklar için il veya ilçe Tüketici Hakem Heyetlerine başvuru yapılabilecektir. Uyuşmazlık tutarı bu sınırın üzerindeyse, hakem heyetine başvurulmadan doğrudan Tüketici Mahkemesi‘ne başvurulmalıdır.
Başvuru, tüketicinin yerleşim yerindeki veya işlemin gerçekleştiği yerdeki ilçe ya da il tüketici hakem heyetine yapılır. Başvuru şekli yazılı dilekçeyle olabileceği gibi, E-devlet sistemi üzerinden de gerçekleştirilebilir.
Başvuruda müracaat dilekçesi, satın almaya ilişkin belgeler(fatura, fiş, sözleşme, fatura, dekont, ödeme belgesi, banka ekstresi vb.), Ayıbı gösterir deliller, servis raporları, ekspertiz raporları gibi bilgi ve belgeler mutlaka sunulmalıdır.
Tüketici Hakem Heyeti’ne yapılan başvurular ücretsizdir ve genellikle birkaç ay içinde karara bağlanır. Tüketici Hakem Heyeti’nin verdiği karara itiraz etmek isteyen taraf(tüketici veya satıcı), kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde tüketici mahkemesine başvurarak karara itiraz edebilir. İtiraz üzerine uyuşmazlık Tüketici Mahkemesinde incelenir.
Tüketici Hakem Heyeti Kararına İtiraz Yolu
Tüketici Hakem Heyeti tarafından verilen kararlara karşı taraflar, kararın kendisine tebliğinden itibaren 15 gün içinde tüketici mahkemesinde itiraz yoluna başvurabilir.
Tüketici bu itirazında hakem heyetine başvurusunda öne sürdüğü neden ve taleplerle bağlı olmayıp, mahkeme nezdinde başkaca nedenleri öne sürebilecek ve taleplerde bulunabilecektir.
Ayıplı Mal Davalarında Görevli Ve Yetkili Mahkeme
Ayıplı mal nedeniyle açılacak davalarda görevli mahkeme kural olarak tüketici mahkemeleridir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a göre, tüketici işlemlerinden doğan her türlü uyuşmazlıkta tüketici mahkemeleri yetkilidir. Tüketici mahkemeleri, bulunan yerlerde bağımsız bir ihtisas mahkemesi olarak kurulmuştur; tüketici mahkemesinin bulunmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleri, tüketici mahkemesi sıfatıyla davalara bakar.
Eğer uyuşmazlık, ticari amaçla yapılan bir satıştan doğuyorsa ve taraflar tüketici sıfatı taşımıyorlarsa, bu durumda görevli mahkemeler Ticaret Mahkemesi veya Asliye Hukuk Mahkemesi olur.
Yetki açısından ise dava, tüketicinin yerleşim yeri mahkemesinde veya satıcının yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir.
Ayıplı Malda Zamanaşımı Süreleri
Ayıplı mal nedeniyle satıcının sorumluluğuna ilişkin genel zamanaşımı süresi, malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıldır. Tüketici, malı teslim aldıktan sonra bu süre içinde ayıbı ileri sürmeli ve seçimlik haklarını kullanmalıdır. Fakat önemle ifade edelim ki maldaki ayıp, satıcının ağır kusuru ya da hilesiyle gizlenmişse zamanaşımı hükümleri uygulanmayacaktır.
Konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda bu süre, 6502 sayılı Kanun uyarınca beş yıl olarak belirlenmiştir.
İkinci el ürünlerin satışında da tıpkı sıfır ürünler gibi satıcının ayıptan sorumluluğu 2 yıl ile sınırlıdır. Öte yandan, ilk altı ay içinde ortaya çıkan ayıplarda, ayıbın teslim anında mevcut olduğu karine olarak kabul edilir. Bu dönemde tüketicinin ispat yükü bulunmaz; satıcı, ayıbın sonradan oluştuğunu ispatlamakla yükümlüdür. Ancak altı aylık süre geçtikten sonra ortaya çıkan ayıplarda, ayıbın teslim anından kaynaklandığını tüketicinin ispatlaması gerekir. Ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlar için ayrıca üç yıllık bir zamanaşımı süresi mevcuttur. Özetlemek gerekirse, ayıplı mala ilişkin zamanaşımı süreleri:
-
Taşınır her türlü mallarda: 2 yıl,
-
Taşınmazlarda: 5 yıl,
-
Ayıplı maldan kaynaklı tazminat davaları için 3 yıl,
-
Tacirler arası ticari satışlarda (TTK 23/1-c yollamasıyla TBK 231) 2 yıl,
- Genel zamanaşımı olarak 10 yıl (malın piyasaya sürüldüğü tarihten itibaren) olarak uygulanmaktadır.
Zamanaşımını Ortadan Kaldıran Durum
Maldaki ayıp, satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmiş ise zamanaşımı süresi ortadan kalkacaktır. Her iki durumda sorumlular, iki veya üç yıllık zamanaşımından yararlanamayacaklar; açılan davalarda zamanaşımını ileri süremeyeceklerdir.
Gizli Ayıplarda Zamanaşımı Sürelerinin Başlangıcı
Tüketici kanununda kural olarak zamanaşımı süreleri malın teslimiyle başlamaktadır. Gizli ayıp ise malın teslimi sırasında yapılan makul bir incelemeyle fark edilmesi mümkün olmayan ve daha sonra ortaya çıkan ayıplara denmektedir. Tüketici malı teslim alırken açık ayıpları kolayca tespit edebilirken, gizli ayıplar zaman içinde kullanım sırasında belirginleşir. Gizli ayıplarda genelde satıcının ağır kusuru veya hilesi gibi durumlar söz konusu olmaktadır.
Bu gibi durumlarda tüketici gizli ayıbı derhal satıcıya bildirmek zorundadır. Burada genel zamanaşımı süreleri uygulama alanı bulacaksa da satıcının hilesi veya ağır kusuru söz konusu ise zamanaşımı ortadan kalkar. Dolayısıyla gizli ayıp sonradan ortaya çıkmış olsa dahi 2, 5 yıllık zamanaşımları malın satıldığı tarihten itibaren işlemeye devam edecek ve fakat bu ayıp satıcının hilesinden veya ağır kusurundan kaynaklanıyorsa bu süreler dikkate alınmayacaktır.
Ayıplı Malda İspat Yükümlülüğü
6502 sayılı Kanun’un 10. maddesi, ayıplı malda ispat yükünü düzenler. Buna göre malın tesliminden itibaren ilk 6 ay içinde ortaya çıkan ayıpların teslim anında mevcut olduğu kabul edilir ve bu durumda ispat yükü satıcıya aittir
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi (2022/1025 – 2022/3937): “teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edilir” ve “malın teslim ya da taşınmazın devir tarihinden itibaren zamanaşımı süreleri içinde 6 ay içinde bildirilen ya da dava açılan uyuşmazlıklarda malın ayıplı olmadığının isbat yükünün satıcıda, 6 ay sonra bildirilen ya da açılan davalarda da malın ayıplı olduğunun isbatının alıcıda olduğunun da gözetilmesinin gerekli olduğu” hatırlatılmıştır.
Sıfır Ve İkinci El Araçlarda Ayıplı Mal Durumu
Sıfır kilometre araçlar doğası gereği tam ve sorunsuz olması beklenen araçlardır. Bu araçların ayıplı olup olmadığı değerlendirilirken, aracın taahhüt edilen özellikleri taşıyıp taşımadığını ve tüketicinin sıfır kilometredeki bir araçtan beklediği faydayı sağlayıp sağlamadığı üzerinde durulmaktadır. Sıfır araçların, ikinci el araçlardan beklenebilecek arızaları vermemesi gerekmektedir.
Sıfır kilometre araçlarda karşılaşılabilecek ayıpları şu şekilde örneklendirebiliriz:
- Aracın lansmanında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, reklamlarında veya satıcı tarafından bildirilen niteliklere aykırı olması ya da tahsis amacı bakımından değerini veya tüketicinin beklediği faydaları azaltan eksiklikler içermesi
- Montaj hataları
- Motor, şanzıman (mekatronik dahil) veya diğer önemli aksanlarda tekrarlayan veya giderilemeyen arızalar
- Gizli yazılım hatası, klima arızaları, fren sistemi arızaları, şanzıman arızaları, seyir halindeyken ani stop etme, lastik hasarları,
- Aracın sürekli arıza vermesi ve servise defalarca gitme (hayatın olağan akışına aykırı bir durum olarak değerlendirilmektedir.)
- Boya kusurları (ikinci defa boyanması, boyada dalgalanma, kabarma, dökülme durumları)
- Araçta değişen olması veya satıştan önce onarım görmesi veya satış sonrası bayiye iade edilip akabinde satışa çıkarılması
- Sürekli arızalanma ve giderilemeyen teknik sorunlar (direksiyon aksamında titreme, motor arızaları, elektrik/elektronik arızalar, yağ eksiltme, enjeksiyon sistemi hataları, klima arızası)
- Fabrikasyon veya imalat kaynaklı kusurlar (araç yanması, motor yanması, gizli ayıplı olduğu tespit edilen durumlar, imalat hatası nedeniyle yangın tehlikesi)
- Araç üzerinde işlem yapılmış olması (şasede çökme/bombe, cıvatalarda sökme emareleri)
- Plaka montajından kaynaklanan hasar (tamponda delik)
Örnekler çoğaltılabilir fakat esas göz önünde bulundurulması gereken, sıfır kilometre araçlarda tüketicinin araçta ayıp olmaması beklentisinin yüksek olduğudur. Bu sebeple tüketicinin ayıba katlanma yükümlülüğünün bulunmadığı ve ayıpsız misli ile değişim hakkının muaccel olduğu kuşkusuz kabul gerektirir.
İkinci el araç satışlarında ise satın alan kişi, aracın eski olmasından dolayı bazı riskleri de satın almış olmaktadır. Dolayısıyla ikinci el aracı satın alan kişi, kötü niyetli olarak gizlenen bir ayıp olmadıkça sonradan kullanımdan kaynaklı arızaya katlanmak zorundadır, bu durum tamamen ikinci el ürün satın almanın doğal sonucudur.
Sıfır Veya İkinci El Ayıplı Araç Alan Kişilerin Yapması Gerekenler
Sıfır ve ikinci el araç arasında detaylı izah ettiğimiz gibi bazı farklar bulunmaktadır. Sıfır kilometre araçlarda en küçük arızalar bile tüketiciyi doğrudan haklı durumuna getirirken, ikinci el araçlarda potansiyel risklerin tüketici tarafından aracı satın alırken kabul edildiği varsayımı yapılmaktadır. Fakat bu risk, aracın satıcı tarafından sorunsuz olduğu beyan edinilen aksanlarında meydana geliyor veyahut mevcut kilometresine göre gerçekleşmesi olağan görülemeyecek arızalardan kaynaklanıyorsa burada araç ikinci el olsa dahi ayıbın varlığı kabul edilebilecektir. Uygulamada sıkça karşılaştığımız durumların başında, ikinci el araçlarda satıcı tarafından gerçeğe aykırı şekilde gizlenen veya kronikleşmiş arızalardan kaynaklı ayıplar gelmektedir, bu durumda alıcılar doğrudan satıcıya karşı haklarını kullanmak istemektedirler.
Ayıplı araç durumunda yapılması gerekenlerin başında bayi, acente veya satıcıyla iletişime geçip durumu anlatmak olmalıdır, gerekirse bu hususta yazılır bir ihtar çekilerek ayıptan ve ayıp dolayısıyla kullanılmak istenen hak satıcıya bildirilmelidir. Sorunun servis tarafından çözülememesi, taleplere olumlu yanıt alamama veya ayıbın gizlenmiş olması gibi durumlarda ise artık dava yoluna gidilmesi gerekmektedir. Görülecek davada bilirkişilerce araçta ayıp bulunup bulunmadığı, varsa niteliği ve aracın değerine olan etkisi gibi konularda tespitler yapılmakta ve bu tespitlere göre mahkemece hüküm kurulmaktadır.
Sıfır Veya İkinci El Ayıplı Araçlarda Tüketicilerin Seçimlik Hakları
1. Aracın Ayıpsız Misli ile Değiştirilmesi: Bu hak, satın alınan ayıplı aracın, aynı marka, model ve özellikteki, ayıbı olmayan (hatasız, sorunsuz) başka bir misli araçla değiştirilmesine ilişkindir. Bu hakkın kullanılması özellikle sıfır kilometre olarak alınan araçlarda gündeme gelmektedir.
2. Araç Bedelinin İadesi (Sözleşmeden Dönme): Ayıplı aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesinin mümkün olmaması durumunda veya doğrudan bir talep olarak, ödenen satış bedelinin iadesini isteme hakkı mevcuttur. Uygulamada bu hak daha çok ikinci el ayıplı araç durumunda kullanılmakta olup bedel iadesiyle birlikte, satış tarihinden veya ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal veya ticari faiziyle birlikte talep edilebilmektedir.
3. Ayıp Oranında Bedel İndirimi
Bir diğer haklardan biri de ayıp oranında bedel indirimi istemektir. Burada “ayıplı değerinin ne kadar olduğu” ve “değer kaybı” gibi konular gündeme gelmektedir. Bu hak daha çok, önemli sayılmayacak ayıpların varlığı halinde kullanılmaktadır.
4. Ücretsiz Onarım
Yine kişilerin bir başka hakkı, ayıplı aracın ücretsiz onarımını istemektir. Öte yandan önemle ifade etmek gerekir ki onarılmasına rağmen tekrar tekrar arızalanan ve sorunu giderilemeyen veya beklenen faydayı sağlamayan araçlar söz konusu olduğunda genellikle onarım yerine değişim veya bedel iadesi talep edilmesini müvekkillerimize tavsiye ediyoruz.
5. Tazminat hakkı
Ayıplı araç nedeniyle uğranılan ek zararlar için de tazminat hakkı doğmaktadır. Alıcılar, ayıplı araç satışından kaynaklı oluşan zararların veya masrafların (örneğin ayıptan kaynaklı olarak kaza yapılması, yeni araç için ruhsat masrafları, aracın kullanılamadığı dönemler için mahrumiyet bedeli veya değer kaybı vs.) gibi sebeplerle zararın tazminini talep edebileceklerdir.
Sıfır Veya İkinci El Ayıplı Araçlarda Zamanaşımı
Ayıplı maldan doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava için genel zamanaşımı süresi iki yıl olarak belirlenmiştir. Bu süre, satılanın alıcıya devrinden (tesliminden) itibaren işlemeye başlar. Ayıbın daha sonra ortaya çıkması bu iki yıllık süreyi değiştirmez. Bununla birlikte kanun koyucu, satıcının ağır kusurlu olduğu durumlar için bir istisna getirmiştir. Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise veya alıcıyı aldatmak için bir hileye başvurmuşsa, yukarıda belirtilen 2 yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.
Konut Ve Taşınmazlarda Ayıplı Mal Durumu
Konut ve taşınmazlarda ayıplı mal durumu, taşınmazın uygulama projelerine, mahal listesine, sözleşme hükümlerine, şartnamelere, yasal düzenlemelere (Deprem Yönetmeliği gibi) veya fen ve sanat kurallarına uygun yapılmamasından kaynaklanabilmektedir.
-
Temel yapısal hatalar: Bina duvarlarının çatlaması, zemininde kayma ya da temelde su sızdırmaları gibi sorunlar.
-
Elektrik ve tesisat sorunları: Elektrik tesisatının hatalı olması, su boru sisteminde kaçaklar veya tıkanıklıklar.
-
Çatlaklar ve su yalıtımının eksikliği: Bina dış cephelerinde su izolasyonunun sağlanmaması, dışarıdan su girmesi.
-
Isıtma ve soğutma sistemleri: Isıtma sisteminin çalışmaması veya soğutma sisteminin verimsiz olması, Kazan dairesindeki eksik ekipmanlar
-
Yangın güvenliği: Yangın merdivenlerinin ya da çıkışlarının yetersiz olması, yangın güvenliği sistemlerinin çalışmaması gibi ayıplardır.
- Bunların dışında sıkça karşılaştığımız, Peyzaj uygulama hataları, projeye aykırı yapı ve eklentiler, dış cephe ve pencere doğramalarından, sundurmalardan su sızması, zemin eğikliği, mekanizma hataları, ortak alanlardaki eksik veya ayıp imalatlar, iskan ruhsatının alınamaması gibi durumlardır.
Ayıplı taşınmaz mal durumu söz konusu olduğunda doğrudan taşınmazda mevcut ayıplar gibi “eksik işin” de ayıp kapsamında değerlendirileceğini söylemek mümkündür. Burada taşınmaz satıcısı ve alıcısı arasındaki sözleşme incelenmeli ve sözleşmenin niteliğinin tespiti yapılmalıdır.
Bağlı Kredilerde Bankanın Ayıptan Sorumluluğu
Tüketici, taşıt veya konut gibi mal alımlarında satıcıyla bağlantılı bir finansman kuruluşu üzerinden kredi kullandıysa, bu durumda banka da tüketici sözleşmesinin tarafı kabul edilir ve sorumluluğu gündeme gelir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 30. maddesi uyarınca bağlı kredi sözleşmelerinde satıcı, sağlayıcı ve kredi veren banka, tüketicinin sözleşmeden dönme veya bedel indirimi gibi taleplerinden müteselsilen sorumlu tutulur. Tüketici, ayıplı mal nedeniyle iade veya indirim talep ettiğinde sadece satıcıya değil, doğrudan bankaya da başvurabilir; banka ödediği kredi tutarından ya da kalan borçtan sorumlu olur. Bankanın bu sorumluluğu özellikle malın hiç teslim edilmediği veya eksik teslim edildiği hallerde geçerlidir ve tüketicinin malı teslim almaması hâlinde teslim tarihinden itibaren bir yıl süreyle dava açma hakkı bulunur.
Eğer kredi belirli bir mal veya hizmetin alımı için belirli bir satıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartına bağlanmamışsa, bankanın ayıptan veya geç teslimden sorumluluğu da ortadan kalkar.
Ancak Yargıtay kararları, bankanın sorumluluğunun yalnızca teslim edilmeyen mal durumuyla sınırlı olmadığını, tüketici lehine hükmedilen alacaklarda da satıcıyla birlikte müteselsil borçlu olduğunu kabul etmektedir. Bu kapsamda, bağlı kredi ilişkisi bulunan işlemlerde tüketici, satış sözleşmesinden dönme, bedel indirimi veya zararlarının tazmini gibi taleplerinde hem satıcıyı hem de bankayı birlikte muhatap alabilecektir.
Ayıplı Mal Davalarıyla İlgili Emsal Mahkeme Kararları
“…Hemen belirtilmelidir ki; söz konusu bilirkişi raporu davalının ileri sürdüğü iddiaları karşılamadığı gibi Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik hükümleri yönünden de bir değerlendirme içermemektedir. Raporun bu hali ile hükme esas alınması olanaklı değildir. Hal böyle olunca mahkemece, Yönetmelik hükümleri göz önünde bulundurularak, servis kayıtları ve dava konusu televizyon incelenmek suretiyle halen arızanın devam edip etmediği hususunda yeni bir bilirkişi raporu alınıp hasıl olacak sonuca uygun olarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.(Yargıtay 13. HD, 2014/39204 E., 2015/33075 K., 12.11.2015)
“Satışa konu araç üzerinde, dava tarihinden önce 2006 yılında, davacının SGK ve OGS borçları nedeni ile haciz işlemi uygulandığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık olmadığı gibi dosya kapsamı ile de bu husus sabittir. Dava konusu aracın her türlü takyidattan ari olarak tesliminin mümkün olmaması nedeniyle, bedel iadesi ve yenisiyle değiştirilmesi istenemez ise de, bu durumda talep 4077 sayılı yasanın ilgili maddesinde tanımlanan,” … ayıp oranında bedel indirilmesine… ” dönüşür. O halde mahkemece, ayıplı aracın değeri ile ayıpsız değeri arasındaki farkın bilirkişi marifetiyle tespit ettirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” (13. HUKUK DAİRESİ Esas : 2012/19781 Karar : 2013/2385, 06.02.2013)
“Dava bağ çubuğu satın alan davacının aldığı bağ çubuklarının kuruması sebebiyle davalının bozuk ve ayıplı mal sattığı bu yüzden borçlu olmadığının tespiti istemlidir. Mahkemece raporu hazırlayan bilirkişiden ek rapor veya tayin edilecek yeni bir bilirkişiden rapor alınarak, davacıya teslim edilen bağ çubuklarının hemen dikilmeyip 20 gün süreyle suda bekletilmesinin ve bu şekilde geç dikilmesinin bu sonucu doğurup doğurmayacağı ile kurumanın davacıya çubukların tesliminden önceki bir ayıptan mı kaynaklandığı hususları dayanakları gösterilerek taraf ve mahkemenin denetimine elverişli olacak şekildi açıklattırılıp, sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar tespiti isabetsizdir.”(13. HUKUK DAİRESİ Esas : 2002/14533 Karar : 2003/992 Karar Tarihi :03.02.2003)
“Hakem Heyetince ayıplı ürünlerin bedelinin iadesine karar verilmesine rağmen, ayıplı ürünlerin davacıya iadesine karar verilmediği dikkate alınarak Hakem Heyeti kararının değiştirilerek veya düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeksizin davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan Adalet Bakanlığının bu yöne ilişen kanun yararına temyiz talebinin kabulü gerekmiştir. Bu sebeple hükmün kanun yararına bozulmasına karar verilmiştir.” (3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2024/2447 Karar : 2025/1260 Karar Tarihi :03.03.2025)
“Tüketicinin ayıplı hizmet nedeniyle talep edebileceği tazminat yönünden ayrım yapılmadığı, ayıplı hizmet halinde tüketicinin maddi ve manevi tazminat isteminde bulunabileceği, talep edilen tazminat miktarlarının Tüketici Hakem Heyetinin parasal sınırı içerisinde bulunması halinde Tüketici Hakem Heyetlerince manevi tazminata da karar verilebileceği anlaşılmaktadır.”(3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2024/3668 Karar : 2025/1080 Karar Tarihi :24.02.2025)
” …Değişik İş dosyasında ve yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarında, araçta üretim hatasının bulunduğunun tespit edildiği, davaya konu aracın gizli ayıplı mal kapsamında kaldığı, ayıbın niteliğindeki tespitlerin araçtaki ayıbın ağır kusur olarak kabul edilmesini zorunlu kıldığı, davanın zamanaşımına uğramadığının anlaşıldığı, şanzımanın komple değişimi suretiyle araç arızasının giderilmesinin mümkün olduğunun tespit edildiği, ancak sıfır alınmış araçta oluşan nitelik ve değer kaybının tüketicinin ayıpsız misli ile değişim talebine öncelik tanınmasını gerektirdiği, stoklarda bu aracın mislinin bulunmaması halinde sorunun infaz aşamasında İİK’nın 24. maddesinin uygulaması ile çözümleneceğinin anlaşılmış olmasına göre davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.” (3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2024/1763 Karar : 2025/314 Karar Tarihi :16.01.2025)
“İlk Derece Mahkemesinin kararıyla; cihazın geç tesliminden ve meydana gelen arızaların davacının kullanımından kaynaklanmadığı, cihazda meydana gelen arızaların gizli ayıp niteliğinde olduğu, davacı tarafça satın alınan cihazdan beklenen faydanın sağlanamadığı, cihazın ayıplı mal statüsünde olduğu, bu hali ile davacının ilk talebi olan aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi yönündeki talebin somut uyuşmazlıkta en makul seçenek olduğu kanaati varıldığı, bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere, cihaz alım bedeli olan 210.040,00 TL dışında davacı tarafça cihaz için haricen 57.182,22 TL masraf yapıldığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile; davalı tarafça davacıya satılan 590S19050203 seri no.lu … Analyzer Cihazının ayıpsız misli ile değiştirilmesine, 57.182,22,TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.” (3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2024/1041 Karar : 2025/313 Karar Tarihi :16.01.2025)
Konuyla İlgili Sıkça Sorulan Sorular
Satıcı, Tüketici Hakem Heyeti Kararına Karşı Dava Açabilir Mi?
Evet, Tüketici Hakem Heyeti kararına karşı satıcı kararın kendilerine tebliğinden itibaren 15 gün içinde tüketicinin yerleşim yeri ya da tüketici işleminin yapıldığı yerdeki Tüketici Mahkemesinde dava açarak bu karara itiraz edebilir. Açılan bu dava Hakem Heyeti kararının icrasını kendiliğinden durdurmaz. Eğer mahkeme, Tüketici Hakem Heyeti kararının usul, yasa, güncel içtihada ve diğer mevzuatlara uygun olduğu gerekçesiyle doğru bulursa, bu durumda Hakem Heyeti kararının iptali talebini reddeder. Eğer mahkeme, Hakem Heyeti kararının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle yanlış bulursa, bu durumda hakem heyeti kararının iptali talebini kabul eder.
Ayrıca ifade edelim ki tüketici hakem heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği karar kesindir, dolayısıyla bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulamaz.
Tüketici Hakem Heyeti Kararının Bağlayıcılığı Nedir?
Tüketici Hakem Heyeti’nin verdiği kararlar tarafları bağlar. Bu kararın kendisine tebliğinden sonra tüketici, doğrudan icraya başvurabilir.
Ayıplı Malda Bedel İadesinde Faiz Başlangıcı Ne Zamandır?
Ayıplı malın iadesinde faiz başlangıcı, genel kural olarak ayıplı ürünün iade (teslim) tarihinden itibaren hesaplanır. Bunun temel sebebi, ayıplı mal satışında bedel iadesi ve malın iadesinin birlikte ifa kuralına tabi olmasıdır. Satıcı, alıcının ayıplı malı iade etmedikçe, malın bedelini iade etmekte temerrüde düşmüş sayılmaz. Tüketici ayıplı malı iade ettiği anda ödediği bedel için temerrüt faizi isteyebilir.
Ayıplı Malda Tüketicinin Seçimlik Hakkını Kullanmasından Doğan Masraflar Kime Aittir?
Tüketici, ayıplı mal sebebiyle iade, değiştirme, ücretsiz onarım veya bedel indirimi gibi seçimlik haklarından birini kullandığında bu süreçte doğacak tüm masraflar satıcı tarafından karşılanmak zorundadır; Zira Türk Borçlar Kanunu’na göre ayıplı maldan kaynaklanan zararlardan tüketiciye ek bir yük getirilmesi mümkün değildir. Malın değiştirilmesi veya onarılması sırasında yapılan nakliye, işçilik, malzeme gibi giderlerin yanı sıra, ayıplı ürünün iadesi veya değişimi sebebiyle oluşabilecek diğer harcamalar da doğrudan satıcıya aittir ve tüketiciden bu tür bir bedel talep edilemez. Seçimlik hak kullanımı sonucunda ortaya çıkan masrafların tüketiciye yüklenmesi halinde, bu uygulama hukuka aykırı kabul edilmekte olup, tüketici her halükârda uğradığı zararların tazminini de ayrıca isteyebilir.
İkinci El ve Sıfır Ürünlerde Ayıplı Mal Sorumluluğu Nasıl Olur?
İkinci el ve sıfır ürünlerde ayıplı mal sorumluluğu temel prensip olarak satıcıya aittir ancak ikinci el ürünlerde bazı farklılıklar söz konusudur; ikinci el mallarda, satıcı, ürünün mevcut kusurlarını tüketiciye açıkça bildirmişse ve bu kusurlar tüketici tarafından kabul edilerek satış gerçekleşmişse, bu kusurlar nedeniyle sorumluluğu kalkacaktır, ancak satıcı, ayıbı gizlemişse veya önemli bir kusuru bildirmemişse, sıfır ürünlerde olduğu gibi tam sorumluluk taşır ve tüketici, iade, değişim, onarım veya bedel indirimi haklarını kullanabilir.
Sıfır ürünlerde ise satıcı, hiçbir mazeret ileri sürmeksizin maldaki tüm ayıplardan sorumludur ve tüketici, doğrudan seçimlik haklarını kullanarak zararının giderilmesini talep edebilir; bu nedenle tüketici, ister sıfır ister ikinci el ürün alsın, malda gizli veya açık bir ayıp bulunması halinde kanuni haklarını kullanabileceğini bilmeli ve özellikle ikinci el alışverişlerde ürünün geçmiş durumu hakkında detaylı bilgi talep etmelidir.
Mağazadan Aldığım Ürünü Hiç Kullanmadım, İade Ve Değişim Hakkım Var Mı?
Tüketicinin ürünü hiç kullanmamış olması, kendiliğinden bir iade veya değişim hakkı doğurmaz çünkü Tüketici Kanunu’na göre mağazadan alınan ürünlerde ayıp bulunmadığı sürece tüketiciye koşulsuz iade veya değişim hakkı tanınmamıştır; yalnızca ürün ayıplı ise tüketici seçimlik haklarını kullanarak iade veya değişim talep edebilir, bunun dışında satıcı açıkça iade veya değişim taahhüdü verdiyse bu sözleşmeye dayalı olarak tüketici yine ürünün iadesini veya değişimini isteyebilir, dolayısıyla ürün kullanılmamış olsa bile kanuni hakların doğumu ayıplı olup olmamasına veya satıcının ek taahhüt verip vermemesine bağlıdır.
Ayıplı ürün Satın Aldım. Ne kadar Süre İçerisinde Haklarımı Kullanabilirim?
Ayıplı ürün satın aldığınızda, seçimlik haklarınızı kullanabileceğiniz süre ürünün tesliminden itibaren 2 yıldır(taşınmazlarda 5 yıl ve tazminat taleplerinde 3 yıl); bu süre içinde iade, değişim, bedel indirimi veya ücretsiz onarım talep edebilirsiniz, ayrıca gizli ayıp gibi durumlarda ayıp daha sonra fark edilse dahi toplam zamanaşımı süreleri aşılmamalıdır, aksi halde hak kaybı yaşanabilir. Bununla birlikte ayıbın meydana gelmesinde satıcının hilesi veya ağır kusuru varsa bu zamanaşımı süreleri uygulanmayacak, tüketici her zaman haklarını kullanabilecektir.
Satıcı Kusurlu Olmasına Rağmen Haklarımı Kullandırmadı, Ne Yapmalıyım?
Satıcı kusurlu olmasına rağmen seçimlik haklarınızı kullandırmazsa, öncelikle yazılı bir ihtar çekerek talebinizi yineleyebilirsiniz; buna rağmen sonuç alamazsanız ürünün bedeline göre tüketici hakem heyetine ya da doğrudan tüketici mahkemesine başvurarak iade, değişim, bedel indirimi veya onarım haklarınızı yasal yolla talep edebilirsiniz. Ticari işler için ayrıca TTK hükümleri dikkate alınmalıdır.
Ürünüm Kargoda Hasar gördü, Ne Yapmalıyım?
Kargo ile gelen ürününüz yolculuk sırasında hasar gördüyse ürünü teslim alırken kargo görevlisiyle birlikte hasar tespit tutanağı düzenlemeniz gerekir; bu tutanakla hem satıcıya hem de kargo firmasına karşı hak talep edebilir, taraflar zararı karşılamazsa ürün bedeli veya onarım masrafı için tüketici hakem heyetine başvurabilirsiniz. Eğer kargo alınırken hasar tespit tutanağı düzenlemediyseniz, sonradan kargo firmasına ulaşarak durum tespit tutanağı düzenlenmesini isteyebilirsiniz. Eğer ürünün görmüş olduğu hasar, kargodan değil satıcının ihmalinden kaynaklanıyorsa doğrudan resim ve video kaydı ile bu durumu belgeleyip satıcıya bildirmeniz gerekmektedir. Nitekim bu gibi durumlarda kargo firmalarının satıcı tarafından yapılan ambalajın yetersiz veya taşımaya uygun olmaması gibi nedenlerle zarar gidermeyi reddettiği sıklıkla görülmektedir.
Sıfır aldığım arabada arıza çıktı, ücretsiz değiştirme hakkım var mı?
Evet, sıfır kilometre olarak aldığınız araçta arıza çıkarsa ve sorun sizin kullanımınızdan kaynaklanmıyorsa ücretsiz onarım veya değiştirme hakkınız vardır; Arıza altı ay içinde ortaya çıktıysa teslim anında var olduğu kabul edilir. Bu durumda satıcıya ve olumsuz olması durumunda hakem heyetine başvurarak değişim talep edebilirsiniz.
Ayıplı Mal Nedeniyle Manevi Tazminata Hak Kazanılabilir Mi?
Ayıplı mal nedeniyle manevi tazminata hak kazanılabilir ancak bu, malın kullanımı sonucunda tüketicinin fiziksel zarar görmesi, psikolojik olarak etkilenmesi veya kişilik haklarının ciddi şekilde ihlal edilmesi gibi özel durumların varlığına bağlıdır. Türk Borçlar Kanunu ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun çerçevesinde, özellikle ayıplı malın sağlık üzerinde olumsuz etkiler doğurması, can güvenliğini tehdit etmesi veya yoğun elem ve ıstırap yaratması hâlinde, tüketicinin manevi tazminat talep etmesi mümkün olup bu tür talepler Yargıtay içtihatlarında da bazı somut olaylarda kabul görmektedir.
İkinci el aldığım araç ayıplı çıkarsa ne yapabilirim?
Sıfır kilometre araçlarda en küçük arızalar bile tüketiciyi doğrudan haklı durumuna getirirken, ikinci el araçlarda ise potansiyel risklerin tüketici tarafından aracı satın alırken kabul edildiği varsayımı yapılmaktadır. Fakat bu risk, aracın satıcı tarafından sorunsuz olduğu beyan edinilen aksanlarında meydana geliyor veyahut mevcut kilometresine göre gerçekleşmesi olağan görülemeyecek arızalardan kaynaklanıyorsa burada araç ikinci el olsa dahi ayıbın varlığı kabul edilebilecektir. Uygulamada sıkça karşılaştığımız durumların başında, ikinci el araçlarda satıcı tarafından gerçeğe aykırı şekilde gizlenen arızalardan kaynaklı ayıplar gelmektedir, bu durumda alıcılar doğrudan satıcıya karşı haklarını kullanmak istemektedirler.
Ayıplı araç durumunda yapılması gerekenlerin başında bayii, acente veya satıcıyla iletişime geçip durumu anlatmak olmalıdır, gerekirse bu hususta bir ihtar çekilerek ayıptan ve ayıp dolayısıyla kullanılmak istenen hak satıcıya bildirilmelidir. Sorunun servis tarafından çözülememesi, taleplere olumlu yanıt alamama veya ayıbın gizlenmiş olması gibi durumlarda ise artık dava yoluna gidilmesi gerekmektedir. Görülecek davada bilirkişilerce araçta ayıp bulunup bulunmadığı, varsa niteliği ve aracın değerine olan etkisi gibi konularda tespitler yapılmaktadır. Bu tespitlere göre mahkemece hüküm kurulmaktadır.
Ayıplı Mal Nedeniyle Tazminat Talep Edilebilir mi?
Ayıplı mal, yalnızca seçimlik haklar (iade, değişim, onarım) değil, aynı zamanda zarar doğurması durumunda tazminat talep etme hakkı da doğurur. Tüketici, ayıplı üründen kaynaklanan zararı TBK (Türk Borçlar Kanunu) çerçevesinde talep edebilir. Örneğin, bir eşya arızalandığında, bu arıza başka eşyalara zarar verebilir ya da onarım süresi sırasında ek maliyetler ortaya çıkabilir. Bu tür durumlarda tüketici hem malın iadesi ya da değişimi gibi seçimlik haklardan yararlanabilir hem de oluşan zararın tazmin edilmesini isteyebilir.
Örnek vermek gerekirse, bir beyaz eşya yangına sebep olmuşsa tüketici yalnızca bu eşyayı iade etmekle kalmaz, aynı zamanda yangından kaynaklanan maddi ve manevi zararları da satıcıdan ya da üreticiden talep edebilir. Türk Borçlar Kanunu, seçimlik hak kullanımının, tüketicinin tazminat talep etmesine engel olmadığını açıkça ifade etmiştir.
Tüketici bu kapsamda mahkemeden maddi ve manevi zararlarının giderilmesini isteyebilecektir. Talebin mahkemece kabulü için zararın varlığı ve zarar ile ayıp arasında uygun illiyet bağının bulunması esastır.
Ayıplı Mal İhtarname Örneği (Ayıplı Araca İlişkin)
İHTARNAME
İHTAR EDEN : (İsim – Soy isim, T.C. Ve Adres)
VEKİLİ : ( Varsa Avukatı, Kanuni Temsilcisi)
İHTAR EDİLEN : (Satıcı adı ve adresi, Varsa Mersis , VKN, Detsis)
ADRES : (Satıcının Adresi)
KONU : Ayıplı aracın misliyle değiştirilmesi talebine ilişkindir.
İZAHI :
-
Müvekkil Ercan ÖZMEN, 14.03.2025 tarihinde tarafınıza ait Nova Otomotiv Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’den 2024 model “Marnus Avantech TurboLine 1.4 TSI Premium” marka/model bir aracı, sıfır kilometre olarak satın almış ve araç 18.03.2025 tarihinde kendisine teslim edilmiştir. (EK-1)
-
Müvekkil, aracı teslim aldıktan yalnızca iki gün sonra, 20.03.2025 tarihinde, aracın sol ön kapısında gözle fark edilir şekilde renk tonu farkı bulunduğunu tespit etmiş ve aynı gün içinde aracı firmanıza getirerek durumu yetkililere bildirmiştir. (EK-2)
-
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 8. maddesi uyarınca; tanıtılan niteliklere aykırılık taşıyan ve tüketicinin ondan beklediği faydayı azaltan her türlü eksiklik, malın ayıplı sayılması sonucunu doğurur. Müvekkilimizin sıfır kilometre olarak teslim aldığı araçta, fabrika çıkışlı olması gereken boyanın farklı tonlarda olması, aracın orijinalliğini zedelemekte ve ekonomik değerini doğrudan etkilemektedir. Bu durum açık bir üretim ya da onarım geçmişine işaret etmekte olup, tüketiciye ayıpsız ürün sunma yükümlülüğünüzle bağdaşmamaktadır.
-
Müvekkil araçtaki bu ayıp nedeniyle 6502 Sayılı Kanun’un 11. maddesi kapsamında sahip olduğu seçimlik haklardan, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi yolundaki hakkını kullanmak istemiş; bu talebini firmaya sözlü ve yazılı olarak iletmesine rağmen bugüne kadar herhangi bir çözüm üretilmemiştir. Müvekkilin zarara uğramaması ve haklarının korunması adına, işbu ihtarname ile tarafınıza son kez bildirimde bulunma gereği doğmuştur.
-
Tüm bu nedenlerden, işbu ihtarnamenin tarafınıza tebliğinden itibaren 7 (yedi) gün içerisinde ayıplı olduğu açıkça tespit edilen aracın, kusursuz ve aynı model özelliklerine sahip bir araçla değiştirilmesini, aksi takdirde müvekkil adına tüm yasal yollara başvurulacağını ve bu süreçte ortaya çıkacak yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin tarafınıza yükleneceğini ihtaren bildiririz. 18.05.2025
SAYIN NOTER;
Üç suretten ibaret olan işbu ihtarnamenin bir suretinin dairenizde saklanmasını, bir suretinin muhataba memur vasıtasıyla tebliğini ve muhataba tebliğ şerhini havi bir suretinin de tarafımıza verilmesini saygı ile ihtar eden vekili olarak talep ederiz 18/05/2025
İHTAR EDEN VEKİLİ
(NOT: Dilekçe, yalnızca örnek teşkil etmesi açısından paylaşılmış olup oldukça sınırlı tutulmuştur. Hukuki iş ve davalarınızda bir avukat ile çalışmanızı hak kayıplarının önüne geçilmesi adına tavsiye ederiz.)
Ayıplı Mal Dava Dilekçesi (Araç Satışına İlişkin)
DAVACI : (İsim – Soy isim, T.C. Ve Adres)
VEKİLİ : Av. Buğra Topaktaş, UETS: 3333-3333-1111-111113
DAVALI :(Satıcı adı ve adresi, Varsa Mersis , VKN, Detsis)
KONU : Malın Ayıplı Çıkması Nedeniyle Uğranılan Zararın Tahsili İstemimizden İbarettir.
DAVA DEĞERİ : 915.000,00 TL
AÇIKLAMALAR :
-
Müvekkil, 08.01.2025 tarihinde “arabavitrini.com” isimli internet sitesinde yayımlanan bir ilana istinaden, davalı X Otomotiv San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne ait olan 2017 model, “Vinterra Luma 1.5 Premium Line Otomatik Benzinli” marka/model aracı beğenerek satıcıyla iletişime geçmiştir.
-
İlanda, aracın “tek elden çıkma, tüm bakımları yapılmış, kusursuz kondisyonda, sorunsuz motor ve yürüyen” ibareleriyle tanıtıldığı, ayrıca eklenen ekspertiz raporunda motor ve şanzıman başta olmak üzere tüm kritik parçaların “sorunsuz” ibaresiyle geçtiği görülmektedir. (EK-1)
-
Bu beyanlara güvenen müvekkil, 12.01.2025 tarihinde 915.000,00 TL bedel karşılığında satış işlemini Kayseri 8. Noterliği nezdinde tamamlamış ve aracı teslim almıştır. (EK-2)
-
Ancak satıştan sadece 4 gün sonra, 16.01.2025 tarihinde İzmir – Aydın çevreyolu üzerinde seyir hâlindeyken araç aniden stop etmiş, müvekkilimiz aracı çalıştıramamış ve güvenlik nedeniyle otoyol kenarında terk etmek zorunda kalmıştır.
-
Aracın çekiciyle götürüldüğü tamirhanede yapılan inceleme sonucu, motorun tamamen arızalı olduğu, arızanan kronik hale geldiği tespit edilmiştir. Tamir masrafının 198.000 TL civarında olduğu tarafımıza bildirilmiştir.(EK-3)
-
Müvekkil, aracı yalnızca 4 gün kullanabilmiş, bu kısa sürede aracın motorunun tamamen işlevsiz hale gelmesi sonucu ciddi bir mağduriyet yaşamıştır. Söz konusu durum, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 8. ve 11. maddeleri kapsamında açıkça “ayıplı mal” niteliğindedir. Mezkur kanunun 8. maddesine göre, “ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilanlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan mallar, ayıplı maldır.” Bu kapsamda;
-
Satış ilanında yer alan “sorunsuz motor”, “bakımları yapılmış”, “kusursuz” gibi ifadeler, malın alıcının beklentilerini şekillendiren ve satış kararında etkili olan nitelikli beyanlardır.
-
Aracın bu beyanlara aykırı olarak, satıştan sadece 4 gün sonra motor arızası nedeniyle tamamen işlevsiz hale gelmesi, bu açıklamaların gerçeği yansıtmadığını ortaya koymakta; malın kullanım amacına uygun olmadığını ve açıkça ayıplı olduğunu göstermektedir.
-
Ayrıca, 6502 sayılı Kanun’un 8/2. maddesi gereğince; tüketici, malı teslim aldığı andan itibaren 6 ay içinde ortaya çıkan ayıpların teslim anında var olduğunun karine olarak kabul edildiği düzenlenmiştir. Davaya konu araçta arıza, satıştan sonraki 4 gün içerisinde gerçekleşmiştir. Bu nedenle ispat yükü artık davalı tarafa geçmektedir.
Tüketicinin Seçimlik Hakları bakımından ise Kanun’un 11. maddesi açıkça; “Tüketici, maldaki ayıp sebebiyle, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesini, bedelde indirim yapılmasını, ücretsiz onarımını veya sözleşmeden dönerek bedel iadesini isteyebilir.” hükmünü içermektedir. Bu durumda;
-
Müvekkilimizin aracın iadesi ve bedelin tahsili yönündeki talebi kanundan doğan seçimlik hakkını kullanmasıdır.
-
Satıcı tarafından malın iadesine yanaşılmaması halinde, tüketiciye yargı yolu açıktır ve bu süreçte vekalet ücretleri ve yargılama giderleri de sorumluluğu doğuran tarafa yüklenir.
-
-
Tüm bu nedenlerden davalıya önce 24.01.2025 tarihinde, Ankara 12. Noterliği’nin 25532124 yevmiye numarası ile ihtarname gönderilmiş ve araç bedelinin iadesi talep edilmiştir. (EK-4) Ancak davalı, bu ihtara herhangi bir dönüş yapmamış, müvekkilimizin telefonlarına da yanıt vermemiştir. Dolayısıyla tarafımızca işbu davaya başvurmaktan başka çare kalmamıştır.
HUKUKİ NEDENLER: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu md. 219 ve devamı, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun md. 8 ve 11 HMK ve ilgili sair mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER:
-
Araç ilanı ve ilan fotoğrafları
-
12.01.2025 tarihli noter satış sözleşmesi
-
16.01.2025 tarihli tamir raporu
-
24.01.2025 tarihli ihtarname
-
Bilirkişi incelemesi ve ekspertiz talebi
-
Vekâletname örneği
SONUÇ VE İSTEM:
Açıklanan nedenlerle; Davalıdan satın alınan aracın ayıplı mal olduğu tespit edilerek,
-
Aracın iadesi karşılığında 915.000,00 TL bedelin, dava tarihinden itibaren işleyecek … faiziyle birlikte tahsiline,
-
Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini vekâleten talep ederiz. 19/05/2025
(NOT: Dilekçe, yalnızca örnek teşkil etmesi açısından paylaşılmış olup oldukça sınırlı tutulmuştur. Hukuki iş ve davalarınızda bir avukat ile çalışmanızı hak kayıplarının önüne geçilmesi adına tavsiye ederiz.)
Tüketici Hukuku Avukatı Nasıl Bulunur?
İliniz sınırları içerisinde Tüketici davalarında çalışmalar yürüten bir Tüketici hukuku avukatı arayışı içerisindeyseniz, TBB Barosu levhasından ad ve soy ad ile sorgulama yapabilirsiniz. Fakat hangi avukatın hangi alanda çalışmalar yürüttüğü bilgileri Baro levhasında bulunmadığından, internet veya kişiler üzerinden daha detaylı bir araştırma yapmak bu konuda faydalı olabilir.
Tüketici Hukuku Davaları ve bu konu nezdinde ayıplı mal davaları yukarıda detaylı izah ettiğimiz üzere satıcı ve alıcı arasında uygun anlaşma zemininin oluşturulması, kanuni süre ve prosedürlere riayet edilmesi, koşullara göre doğru stratejinin belirlenerek birçok belgenin titizlikle toplanıp mahkeme nezdinde sunulması ve kararın icra, istinaf süreçleri de dahil olmak üzere her bir aşamada avukat yardımına ihtiyaç duyulan davalardandır. Dolayısıyla, bu konuda veya başkaca bir hususta profesyonel destek almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Bu makale ve içeriğindeki tüm yazılanlar, yazarın telif hakkı koruması altındadır ve yazarın yazılı izni olmaksızın bu makalenin herhangi bir bölümü, elektronik, mekanik, fotokopi, kayıt veya başka herhangi bir yöntemle kopyalanamaz, çoğaltılamaz, dağıtılamaz veya saklanamaz. İzin alınmadan yapılacak her türlü kullanım, telif hakkı ihlali sayılacak ve yasal işlem başlatılacaktır. İçerik yalnızca genel bilgilendirme amaçlıdır, hukuki danışmanlık yerine geçmez ve doğabilecek zararlardan yazar sorumlu tutulamaz.
Tüm hakları saklıdır. © 2025, Av. Buğra Topaktaş